Üst düzey soykırım araştırmacıları İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı konusunda hemfikir

Middle East Eye | Tercüme: Mepa News
Hollanda gazetesi NRC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünyanın önde gelen soykırım araştırmacılarının giderek artan bir kısmı İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin soykırım teşkil ettiğine inanıyor.
Gazete, İsrail de dahil olmak üzere altı ülkeden yedi tanınmış soykırım araştırmacısıyla görüştü ve hepsi de İsrail’in Gazze’deki operasyonlarını soykırım olarak nitelendirdi. Ayrıca araştırmacılardan birçoğu meslektaşlarının da bu değerlendirmeyi paylaştığını söyledi.
“Çalışmalarına saygı duyduğum ve bunun soykırım olduğunu düşünmeyen birini söyleyebilir miyim? Hayır, tüm kanıtları dikkate alan bir karşı argüman yok” diyor İsrailli araştırmacı Raz Segal NRC’ye.
Amsterdam Üniversitesi ve NIOD Savaş, Holokost ve Soykırım Araştırmaları Enstitüsü’nden Profesör Uğur Ümit Üngör, bunun soykırım olmadığını söyleyen araştırmacılar olduğunu ancak “onları tanımadığını” ifade etti.
Hollanda’da yayınlanan makale, alanın önde gelen dergisi Journal of Genocide Research’te yayınlanan 25 akademik makaleyi inceledi ve “soykırım çalışmaları alanından sekiz akademisyenin tamamının Gazze’de soykırım ya da en azından soykırıma varan şiddet yaşandığını” ortaya koydu.
Önde gelen insan hakları örgütleri de İsrail’in soykırım yaptığı sonucuna varmış durumda. Aralık 2024’te Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı sırasında soykırım yaptığı sonucuna varan ilk büyük kuruluş olurken, İnsan Hakları İzleme Örgütü daha ılımlı bir yaklaşımla “soykırım eylemleri” gerçekleştirildiği sonucuna vardı.
BM’nin Filistin konusundaki en üst düzey uzmanı Francesca Albanese, geçen yıl Gazze’de soykırım yaşandığını öne süren iki rapor kaleme aldı.
İsrail’in soykırım savaşı
Raporda, İsrail Açık Üniversitesi’nden Shmuel Lederman gibi daha önce bu terimi kullanmaktan çekinen araştırmacıların bile o zamandan bu yana pozisyonlarını değiştirdiklerine dikkat çekildi. Raporda ayrıca Kanadalı uluslararası hukuk uzmanı William Schabas’ın, soykırım nitelemesi konusunda ılımlı olduğu düşünülmesine rağmen, İsrail’in soykırım yaptığı yönündeki görüşüne de atıfta bulunuldu.
Geçtiğimiz ay Middle East Eye’a verdiği bir mülakatta Schabas, İsrail’in Gazze’deki harekatının “kesinlikle” bir soykırım olduğunu söyledi.
Schabas, “Yakın tarihte bunun bir benzeri yok” dedi ve ekledi: “Sınırlar kapalı, insanların gidecek hiçbir yeri yok ve yıkım Gazze’de yaşamı neredeyse imkansız hale getirdi. Bunun, hem Trump ve Netanyahu hem de İsrailliler tarafından bazen çok açık bir şekilde ifade edilen, Gazze’yi bir tür Doğu Akdeniz Rivierası olarak yeniden yapılandırma hırsıyla birleştiğini görüyoruz.”
NRC’nin haberine göre İsrail’in Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Ocak 2024 tarihli ara kararının ardından harekete geçmemesi, pek çok akademisyenin Gazze’deki tutumunun soykırım anlamına geldiği sonucuna varmasında belirleyici bir etken oldu.
Yasal olarak bağlayıcı olan karar, İsrail’in Gazze’ye yardım girişine izin vererek ve Filistinlilerin yok edilmesini teşvik eden insanlık dışı söylemleri durdurarak soykırımı önlemek için acil adımlar atmasını emrediyordu.
Lederman başlangıçta soykırım ifadesinin kullanılmasına karşı çıkmıştı. Ancak Başbakan Binyamin Netanyahu’nun UAD’nin kararını reddetmesi, Gazze’ye kara geçişlerinin kapatılmaya devam edilmesi ve 99 ABD’li sağlık çalışanının Gazze’deki ölü sayısının 100.000’i aştığını belirten mektubunun ardından İsrail’in eylemlerinin gerçekten de soykırım teşkil ettiğine ikna oldu.
Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği Başkanı Melanie O’Brien, NRC’ye verdiği demeçte, İsrail’in gıda, su, barınak ve sanitasyonu kasıtlı olarak engellemesinin, askeri harekatın bir soykırım olduğuna karar vermesinde kilit faktör olduğunu söyledi.
NRC’nin görüştüğü tüm akademisyenler için, değerlendirmelerini nihai olarak etkileyen şey, durumun bütüncül görünümü, İsrail’in davranışlanın toplamı ve tüm savaş suçlarının birlikte ele alınmasıydı.
Akademisyenler ayrıca Batı kamuoyundaki tartışmalarda “İsrail’in askeri harekatının sadece Hamas’ı yenmeyi amaçladığı, halkı yok etmeye yönelik açık bir plan olmadığı, Gazze nüfusunun tamamının öldürülmediği, durumun Holokost’a benzemediği ya da henüz hukuki bir karar verilmediği” yönündeki iddiaları da çürüttüler.
Bu hususların, soykırımın uluslararası hukukta nasıl tanımlandığına dair temel yanlış anlamaları yansıttığını savundular. Soykırım Sözleşmesi, bir topluluğun tamamen ortadan kaldırılmasını değil, kısmen ya da tamamen yok edilmesini ifade etmektedir. Örneğin, 1995 yılında Srebrenitsa’da 8.000 Boşnak erkeğin öldürülmesi, Holokost’tan daha küçük ölçekli olmasına rağmen, yasal olarak soykırım olarak kabul edilmiştir.
O’Brien soykırımın gerçek olabilmesi için yargının onayına bağlı olmadığını belirtti.
NRC’nin haberine göre soruşturmanın arka planında Gazze’de yaşanan yıkıcı insani kriz var. İsrail’in Filistin yerleşim bölgesine yönelik saldırısının üzerinden 19 ay geçerken, 15.000’den fazlası çocuk olmak üzere en az 53.000 Filistinli katledildi ve İsrail’in insani yardım yasağı nedeniyle bebeklerin dörtte biri yetersiz şekilde besleniyor.
NRC tarafından görüşülen araştırmacılar şunlar:
Shmuel Lederman: İsrail Açık Üniversitesi’nde İsrailli araştırmacı
Anthony Dirk Moses: New York Şehir Üniversitesi’nde Avustralyalı profesör ve Soykırım Araştırmaları Dergisi’nin baş editörü
Melanie O’Brien: Avustralyalı avukat, Batı Avustralya Üniversitesi’nde araştırmacı ve Uluslararası Soykırım Akademisyenleri Derneği başkanı
Raz Segal: ABD, New Jersey’deki Stockton Üniversitesi’nde İsrailli soykırım araştırmacısı
Martin Shaw: Institut Barcelona d’Estudis Internacionals’da İngiliz profesör, Sussex Üniversitesi’nde emeritus profesör ve Soykırım Nedir? kitabının yazarı.
Uğur Ümit Üngör: Amsterdam Üniversitesi ve NIOD Savaş, Holokost ve Soykırım Çalışmaları Enstitüsü’nde Hollandalı profesör
Iva Vukusic: Utrecht Üniversitesi’nde Hırvat soykırımı araştırmacısı
Kaynak: Mepa News