Patili dostlar ekonomiye cansuyu veriyor

Evlerimizin neşesi, hayatımızın ayrılmaz parçası haline gelen can dostlarımız, artık yalnızca birer “evcil hayvan” değil; ailemizin bir bireyi olarak görülüyor. Kedi ve köpekler başta olmak üzere kuşlardan balıklara kadar geniş bir yelpazede yer alan evcil dostlarımız, bizlere yalnızca sevgi ve sadakat sunmakla kalmıyor; aynı zamanda ruhsal ve fiziksel sağlığımız üzerinde de olumlu etkiler bırakıyor. Yapılan bilimsel araştırmalar, evcil hayvan sahipliğinin stresi azalttığını, sosyal ilişkileri güçlendirdiğini ve özellikle çocukların sorumluluk duygusunun gelişimine katkı sağladığını ortaya koyuyor. Bu duygusal bağın güçlenmesi, küresel ölçekte hızla büyüyen bir sektörün de kapılarını araladı. Pet sektörüyle birlikte dünyada ve Türkiye’de milyonlarca insan için evcil hayvanların yaşam kalitesini artırmak artık büyük bir ekonomik ekosistemin de merkezine oturmuş durumda.
KÜRESEL VE YEREL ÖLÇEKTE PET PAZARI
Küresel pet sektörü, yalnızca mama ve yem ürünleriyle sınırlı kalmıyor; aksesuarlar, oyuncaklar, bakım ürünleri, sağlık hizmetleri, sigorta çözümleri ve hatta lüks otel hizmetleri ile devasa bir endüstriye dönüşmüş durumda. 2024 itibarıyla dünya genelinde 280 milyar dolara yaklaşan pet pazarı, yıllık ortalama yüzde 6-7 bandında büyüyor. Özellikle ABD, Avrupa ve Asya pazarlarında evcil hayvan sahipliği oranlarının yükselmesi, sektörün dinamiklerini güçlendiriyor. Türkiye özelinde bakıldığında ise tablo benzer şekilde büyüme gösteriyor. Son yıllarda artan kentleşme, yalnızlık faktörü, değişen yaşam tarzları ve evcil hayvan sahipliğine dair toplumsal algının dönüşümü, pazarın ivmesini hızlandırdı. Evlerde yaşayan kedi ve köpek sayısının 10 milyona yaklaştığı tahmin edilirken, pet ürünleri pazarı da 2 milyar dolara doğru ilerliyor. Özellikle e-ticaret kanallarının güçlenmesi, pet ürünlerine erişimi kolaylaştırırken, ithal ve yerli markaların rekabetini de artırıyor.
GÜNLÜK YAŞAMIN VAZGEÇİLMEZ BİR PARÇASI
Kafkas Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Engin Kılıç, Türkiye’de pet sektörünün son 25 yılda hızla büyüdüğünü ve bu büyümenin lüks tüketimden ziyade günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Veteriner fakültesi perspektifinden sektöre bakan Kılıç, “Ar[1]tan sahiplenme ve bilinçlenme, fonksiyonel ürünlere olan talebin artışı, hekimlik hizmetlerinin çeşitlenerek artması, e-ticaret hacminin büyümesi, yan sektörlerin gelişmesiyle birlikte istihdam oranının artması fırsat olarak değerlendirilebilir. Şehirleşme oranının her geçen gün artmasıyla birlikte yalnız yaşayan bireyler ve çekirdek ailelerin çoğalması da evcil hayvanlara olan talebi artırmaktadır” dedi.
“YAN SEKTÖRLERDE GİRİŞİMCİLİK İMKÂNLARI DOĞUYOR”
Çeşitli platformlar sayesinde mama, bakım ürünleri ve aksesuar satışlarında gözle görülür bir artış olduğunu söyleyen Kılıç, sigorta işlemleri, kuaförlük, pet otelleri, transfer sektörü ve eğitim hizmetleri gibi alanlarda da girişimcilik fırsatlarının doğduğunu kaydetti. Ancak ürünlerin çoğunun ithal olmasının ve döviz kurlarındaki artışın fiyatları ciddi şekilde etkilediğini belirten Kılıç, “Sahiplenme artıyor gibi gözükse de maliyetler nedeniyle terk etme oranında artış gözlemleniyor. Merdiven altı üretim, sahte ürünler ve standartlara uygun olmayan mama ve ilaçlar ise ciddi risk oluşturuyor” dedi. Veteriner Fakültesi kliniklerine getirilen hasta hayvan profiline bakıldığında pet sahipliğinin arttığını söyleyen Kılıç, mama kullanımının yaygınlaşmasına rağmen ev yemekleriyle beslemenin halen öncelikli olduğuna dikkat çekti. Kılıç, “Evcil hayvanlara yönelik aşı ve paraziter mücadele konusunda bilinç artsa da bakım bilincinde arzu edilen düzeyde değiliz. Evcil hayvan beslemenin yalnızca mama ya da yemek vermekten ibaret olmadığı; düzenli aşı, paraziter mücadele, hayvan refahına yönelik bilgi sahibi olunması ve periyodik veteriner kontrolünün şart olduğunun bilinmesi gerekir” dedi. Sokak hayvanları için de kısırlaştırma, hastalıklarla mücadele ve barınma konularında belediyeler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğine ihtiyaç olduğunun altını çizen Kılıç, mama ve pet ürünlerinde standartların belirlenmesi, içerik şeffaflığı ve soğuk zincir koşullarına uyumun önemine dikkat çekti.
“ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞ BİRLİĞİ ŞART”
İthalata bağımlılığın azaltılması için üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Ar-Ge destekli çalışmalar yapılmalı. Bilimsel standartların tavizsiz uygulanması ve denetimlerin sıklaştırılması gerekir. Mama tarafında gıda güvenliği, klinik tarafında ise teşhis, hijyen ve standartlara uygun tedavi protokolleri hayvan refahını doğrudan etkiler” diye konuştu.

PETZOO Eurasia Fuarları Organizatörü Selçuk Çetin
BU FUARDA İŞ VAR!
8–11 Ekim’de İstanbul’da gerçekleşecek PETZOO Eurasia, Avrasya’nın en büyük buluşma noktası olarak pet sektörünü yeniden şekillendirecek. 280 milyar dolarlık global pazarda Türkiye’nin artan payına dikkat çeken organizatör Selçuk Çetin, “Önümüzde genç bir nüfus, yaratıcı fikirler ve güçlü devlet destekleri var. Bu sektör artık korkulan değil, inovatif fikirlerle hızla büyüyen bir alan” diyor. Fuar, hem yeni markaların doğuşuna hem de ihracatta 1,5 milyar dolarlık hedefe giden yolun güçlenmesine sahne olacak.
Pet sektöründeki bu güçlü büyüme, sektör profesyonellerini bir araya getiren fuarlara da büyük önem kazandırıyor. Bu kapsamda 8-11 Ekim 2025 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek PETZOO Eurasia – Uluslararası Evcil Hayvan Ürün, Malzeme ve Aksesuar Tedarikçileri Fuarı, hem Türkiye’den hem de dünyadan binlerce sektör temsilcisine ev sahipliği yapacak. Avrasya’nın en büyük pet fuarı olan PETZOO Eurasia, mama ve aksesuar üreticilerinden hizmet sağlayıcılara, distribütörlerden start-up’lara kadar geniş bir katılımcı yelpazesini buluşturacak. Yalnızca sektör profesyonelleri için değil, aynı zamanda pet sahipleri için de yeni ürünleri ve trendleri yakından görme fırsatı sunacak bu organizasyon, Türkiye’nin pet sektöründeki potansiyelini uluslararası arenada sergilemesi açısından da kritik bir platform olacak. Ayrıca yeni iş birliklerine de kapı aralayacak bu fuar için “Burada iş var” demek de yanlış olmayacaktır…
DÜNYADA HACMİ EN YÜKSEK BEŞİNCİ PERAKENDE SEKTÖR
Pet sektörünün globalde 280 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını belirten PETZOO Eurasia Fuarları Organizatörü Selçuk Çetin, Türkiye’nin bu pastadan aldığı payı, sektörün büyüme potansiyelini ve fuarın sektöre sağladığı katkıları değerlendirdi. Çetin, dünya genelinde evcil hayvan ürünleri sektöründeki pazar payımıza değinerek; “Dünyada hacmi en yüksek beşinci perakende sektör evcil hayvan ürünleri sektörü olarak geçiyor. Bunun uzun vadede dördüncülüğe çıkacağını varsayıyoruz. 280 milyar dolar dünya genelinde büyük bir hacim. Türkiye’de yaklaşık 500 milyon dolar ihracat ve 1 milyar dolar hacim seviyesinde. Geçtiğimiz 10 yıl ile bulunduğumuz yılı kıyaslarsak gerçekten büyük bir ilerleme yaşadığımızı ve pastadan aldığımız payın büyüdüğünü görebiliyoruz. 2010’lu yıllara kadar sektörde bütünlük, bir araya gelme ve sektör olarak hareket etme bilinci henüz tam anlamıyla yerleşmemişti. Ancak bu yıllardan sonra bazı gelişmeler örneğin Evcil-Der’in kurulması, sektör fuarı Petzoo Eurasia’nın hayata geçirilmesi, sektör toplantıları ve oda çalışmalarıyla bu bilinç iyice yerleşti ve gerçek anlamda hızlı bir gelişmenin ilk adımları oldu.”
Teknolojinin de etkisiyle üretimlerin hız kazandığını dile getiren Çetin, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Yeni yatırımlar, teşvikler ve desteklerle sektörün bazı alanlarında dünyanın neredeyse 100’den fazla ülkesine ihracat yapar duruma geldik. Özellikle kedi kumu ve mama tesislerimiz dünyaya farklı markalarla ihracat yapıyor. Önümüzde genç bir nüfus ve yetişmiş, yetenekli zihinler var. Yeni fikirler, yaratım sürecinde olan markalar ve devlet destekleriyle yeni global markalar üretme yolunda hızla ilerliyoruz. En güzel kısmı ise sektöre yeni giriş yapan firmaların çok çabuk bir şekilde sektöre uyum sağlaması ve ürünlerine hemen raflarda yer bulabilmesi. Pet sektörü korkulan değil inovatif fikirlerle hızlıca giriş yapılabilen ve üretimin hiç durmadığı bir sektör oldu. Önümüzdeki engelleri artık yıktığımızı düşünüyorum. Yaratıcı fikirlerimiz var, markalaşma konusunda başarılıyız, devlet desteği yanımızda ve risk almaya korkmuyoruz. Bu da büyümeyi beraberinde getiriyor.”
“ÜRÜN VE HİZMETLERİN SINIRI YOK”
Türkiye’de perakende sektörü açısından pet ürünlerinin büyüme potansiyeline de değinen Çetin, “Evde hayvan beslenir mi diye tartıştığımız yıllardan mobil uygulama üzerinden evcil hayvan beslediğimiz bir döneme geldik. Ürünler ve hizmetlerin sınırı yok. Sürekli gelişip değişime uğruyor. Dev teknoloji, tekstil, mobilya firmaları bu işin neresinde olabiliriz diye ürünler üretiyor. Bankalar pet sigortası için hizmet veriyor. Tam donanımlı, dünya standartlarında evcil hayvan hastaneleri açılıyor. Bu sektörümüz açısından büyük bir gelişme. Bununla kalmayacağını ve sektörün yatırımlarının burada durmayacağını biliyoruz. Nasıl ki 14 yıl önce sektörün bir fuara ihtiyacı olduğunu öngördüysek bunu da aynı rahatlıkla söyleyebilirim. Daha çok büyüyeceğiz ve gelişeceğiz. Dünyada Türk markalarımız daha çok yer alacak” dedi.
“DÜNYANIN EN İYİ 10 FUARI ARASINDAYIZ”
PETZOO Eurasia’nın uluslararası portallarda dünyanın en iyi 10 fuarı arasına girmesi ve Avrupa’da alanında ilk üçe yükselmesini değerlendiren Çetin, “14 yıldır sektörün içinde hemen her üreticiyle, toptancıyla, perakendeciyle görüşüyoruz. Fuarlarımız aracılığıyla da bugüne kadar 350 bine yakın tüketiciye ulaştık. Üç farklı şehirde fuarlar gerçekleştirdik. Uluslararası tanıtımlarımızı altı kıtada ve 30’a yakın ülkede birebir gerçekleştirdik. İş birlikleri ve stratejik partnerliklerle her yıl sektörümüzü bir adım daha ileri taşımak için çabaladık. Biz bir fuar organizasyonu yapıyoruz ama attığımız her adımda sektörü ve katılımcılarımızı geliştirmek adına da çalışmalar yapıyoruz. Dünyanın en çok ziyaret edilen pet fuarlarından biriyiz.
Fuarımızın bağımsız uluslararası etkinlik portalları tarafından iki yıl üst üste dünyanın en iyi pet fuarları arasında gösterilmesi gurur verici. Sektöre ihtiyacı olan fuarı, dolayısıyla iş bağlantılarını tek bir merkezden sunuyoruz. Bir katılımcımızla yaptığımız röportajda katılımcımız şu ifadeleri kullanmıştı: ‘Şu an fuarı tercih etmek yerine Türkiye’nin 81 şehrine ulaşmaya çalışsam bu benim belki de bir yılımı alacak. Burada sadece dört günde dünyanın her yerinden alıcılarla görüşebiliyorum” diye konuştu.
“HEDEF 1,5 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT”
Türk pet sektörünün ihracat rakamının 500 milyon dolara ulaştığını hatırlatan Çetin, önümüzdeki beş yıllık hedefi şöyle açıkladı: “Öncelikle sektörümüz bir endüstri olma yolunda ilerliyor. Büyük pazar demek; büyük istihdam ve büyük yatırımlar demektir. Öngörümüz, önümüzdeki 10 yıl içerisinde artık pet sektörü yerine pet endüstrisi tabirini kullanmaya başlayacağımız yönünde. Bu da belki de 1.5 milyar dolarlık bir ihracat payı demek. Bunlar artık hayal değil, emekleyen bir süreçten koşar adım ilerleyen bir sürece girdik. Dünya standartlarını sektörün her alanında yakaladık. Bundan sonra yapılması gereken ihracat için daha fazla çabalamak.”
“PETZOO AFRICA, KITANIN İLK ULUSLARARASI PET FUARI OLACAK”
Fuarı yurt dışına taşıma hedeflerinden de bahseden Çetin, şu bilgileri paylaştı: “Uzun yıllardır bazı bölgelerde fizibilite çalışmaları yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl Petzoo kalitesinde bir fuarı Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlemeye karar verdik. Afrika bu anlamda gelişen bir kıta. Mısır da konumu ve ekonomik yapısı itibarıyla fuar organizasyonu için ideal. Ticaret deyim yerindeyse kıta için buradan başlıyor. Ulaşılabilirlik hava, kara ve deniz yollarından oldukça kolay. Ayrıca birçok ülke için vize serbestisi uygulanması Mısır’ın ulaşılabilirliğini kolaylaştırıyor. Petzoo Africa, 1. Uluslararası Evcil Hayvan Ürünleri Fuarı, 21-23 Kasım 2025 tarihleri arasında Kahire Uluslararası Fuar Merkezi’nde düzenlenecek. Bu fuar ülkemizin yurt dışındaki ilk evcil hayvan ürünleri fuarı aynı zamanda Afrika kıtasının da ilk uluslararası evcil hayvan ürünleri fuarı olma özelliği taşıyor. Petzoo kalitesiyle düzenleyeceğimiz bu fuarın hem ülkemiz adına hem de Afrika ve civardaki diğer ülkelere hayırlı olmasını diliyorum.”
Önümüzdeki yıllarda PETZOO Eurasia’nın konumunu da değerlendiren Çetin, “Petzoo Eurasia fuarını ilk organizasyondan itibaren geliştirmek ve sektöre katkılarını artırmak için çabalıyoruz. Dönemsel hedeflerimiz ve yıllık hedeflerimiz bir bir gerçekleşiyor. Petzoo Eurasia, Avrasya bölgesinin en büyük fuarı. İlk hedefimiz Türkiye’de ve dünyada bilinir hale gelmekti, bunu başardık. 2015 yılında uluslararası fuar unvanı aldık. Hemen ardından Petzoo fuarını Ankara ve Antalya’da düzenledik. O bölgelerdeki firmaları fuarla tanıştırdık. Fuarın kalitesini, yurt dışındaki en iyi fuarlardan ilham alarak yükselttik. Karşılıklı iş birlikleri ve partnerlikleri artırarak global bir marka haline geldik. Dünyanın en iyi pet fuarları arasında yer alıyoruz. Bu süreçten sonraki hedefimiz daha büyük alanlarda daha çok katılımcıyı ve ziyaretçiyi fuarımızda ağırlamak. Bunun için girişimlerimiz sürüyor” dedi.
“PET SAHİPLİĞİ İNOVASYONU ARTIRIYOR”
Türkiye’de pet sahipliğinin hızla arttığını belirten Çetin, bunun sektöre yansımasını şu sözlerle aktardı: “Pet sahipliğinin artışı tabii ki piyasanın hacmini yükseltiyor. Yurt içinde ve yurt dışında Türk ürünlerinin varlığı son yıllarda yüksek bir oranda arttı. Ancak burada asıl bakmamız gereken sadece satış rakamları ya da hacim değil. Evcil dostlarımızın refah düzeyi ve yaşam süreleri her şeyden daha önemli. Bir ürün hem evcil hayvana hem de onun sahibine bir şeyler katmıyorsa veya yaşamlarını kolaylaştırmıyorsa onu piyasada tutmak pek mümkün değil. Bahsettiğim tam olarak böyle bir şey. Gelişimi sadece sayısal olarak ifade edemeyiz. Evcil hayvan sahibi ne talep ediyor? Tabii ki dostunun rahat ve sağlıklı olmasını. Bu yüzden üreticiler her zaman inovatif düşünmek zorunda. Hayvan sağlığını gözetmek durumunda. Evcil hayvan sahipliğinin artışı, daha farklı ürün ve hizmetlerin ortaya çıkmasına, yeni ihtiyaçların belirlenebilmesine ve sektörde çeşitliliği artırmaya yarıyor.”

Bentaş Bentonit CEO’su Turgay Ömür
HEDEF DÜNYANIN EN BÜYÜK KEDİ KUMU ÜRETİCİSİ OLMAK
Dünya genelinde 85 ülkeye ihracat yapan Bentaş Bentonit, Nevşehir’deki yatırımıyla üretim kapasitesini 400 bin tona çıkararak dünyanın en büyük kedi kumu üreticisi olmayı hedefliyor. Şirketin CEO’su Turgay Ömür, global pazarda liderlik yolunda izledikleri stratejileri ve önümüzdeki döneme dair planlarını anlattı.
“NEVŞEHİR YATIRIMIYLA KAPASİTE YÜZDE 25 ARTTI”
Ömür, Nevşehir’deki ilk tesis yatırımıyla kedi kumu üretim kapasitelerini yüzde 25 artırdıklarını belirterek, “Fatsa’daki dört hattımızı da geçen sene revize ederek kapasite ve verimliliğini yükselttik. 2026’da Nevşehir’de ikinci tesisimizi kurarak üretim gücümüzü daha da büyüteceğiz. Markalaşmaya ve kaliteye verdiğimiz önem sayesinde satış ve pazarlamada sorun yaşamıyoruz. Bugün yedi farklı kedi kumu markamızla 65’ten fazla ülkede distribütörlerimiz var. Fason dolumlarla birlikte toplam 85 ülkeye ihracat yapıyoruz” dedi.
Kuzey Amerika pazarına girişte öncelikli stratejilerinden de söz eden Ömür, “Amerika kıtasına lojistik olarak uzak kalıyoruz, bu da navlun maliyetleri nedeniyle bizi rekabetçilikten uzaklaştırıyor. Bu yüzden önceliğimiz kendi markalarımızla konumlanmak olacak” diye konuştu.
“VANCAT, TÜRK PET SEKTÖRÜNÜN LİDER MARKASI “
Şirketin en bilinen markası VanCat’in bugün 65 ülkede satıldığını vurgulayan Ömür, markalaşma stratejilerini şöyle açıkladı: “VanCat bizim amiral markamız. Bunun yanında WhiteSand, CatsWhite, RoCat, Akkum, Rainbow ve NeuCat markalarımız var. Yıllardır VanCat’e sosyal medya üzerinden ciddi yatırım yaptık; TV reklamları, program sponsorluğu, dergi ve gazete reklamlarıyla bilinirliği artırdık. En önemlisi, kullanıcılarımızın markamızı kaliteyle özdeşleştirmesi oldu.”
Özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş pazarlarda markalaşmanın zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Ömür, Yunanistan, Rusya ve Malta gibi ülkelerde VanCat’in lider konuma ulaştığını, fuar destekleri ve reklam bütçeleriyle bu başarıyı pekiştirdiklerini dile getirdi. Almanya’dan Bahamalar’a kadar geniş bir ihracat ağına sahip olduklarını söyleyen Ömür, “Sadece Almanya değil; İtalya, İspanya, Danimarka, Portekiz, Finlandiya gibi ülkelerin market zincirleri için de dolum yapıyoruz. Tüm lojistik operasyonu biz üstleniyoruz. Bugün 85 ülkede yaklaşık 180 yabancı müşteriye hizmet veriyoruz. Eylül itibarıyla VanCat markamız Bahama Adaları’nda da raflarda yerini alacak” dedi.
“ULUSLARARASI ÖDÜLLER BAŞARIMIZI TAÇLANDIRIYOR”
Bentaş’ın Avusturya’da düzenlenen World Branding Forum’da dört kez üst üste “Dünya Markası” ödülünü aldığını hatırlatan Ömür, “Bu ödüller markamızın uluslararası güvenilirliğini pekiştiriyor. Dünya çapında kalite ve hijyenin sembolü olarak VanCat’in daha büyük kitlelere ulaşmasını sağlıyor. Ayrıca büyük market zincirlerinin bağımsız denetim süreçlerinden yüksek başarıyla geçiyoruz. Bu başarıların ardında takım ruhu ve güçlü bir Ar-Ge ekibi var” ifadelerini kullandı.
Kedi kumu sektörünün pandemiyle birlikte hızlı büyüdüğünü, özellikle yalnız yaşamın yaygınlaşmasıyla kedi sahipliğinin arttığını vurgulayan Ömür, önümüzdeki döneme dair şu değerlendirmeyi yaptı: “Ar-Ge departmanımız sayesinde ürünlerimizi sürekli geliştiriyoruz. Her bigbag ürün için yedi farklı test yaparak kaliteyi tesadüfe bırakmıyoruz. Bentonit kedi kumu, diğer kumlara göre daha kaliteli ve hijyenik ama daha ağır. Bu nedenle yeni çözümler üzerinde çalışıyoruz. Yakın zamanda NeuCat markası altında piyasaya sürdüğümüz kahve kokulu ürünümüzün yeni bir trend yaratacağını düşünüyoruz. Özellikle Orta Doğu ve Afrika pazarında şimdiden yüksek hacim elde ettik.”

Promax Pet Food Genel Müdürü Ozan Kılınçlı
“HEDEFİMİZ BÖLGESEL ÜRETİM VE İHRACAT ÜSSÜ OLMAK”
Türkiye’nin evcil hayvan maması sektörü, son yıllarda hızlı bir büyüme ve dönüşüm yaşıyor. Bu değişimin öncülerinden biri olan Promax Pet Food, 2014’ten bu yana Adana’daki tesislerinde kedi ve köpek maması üretimi yapıyor. Şirket, ekonomik, premium ve superpremium segmentlerde geniş bir ürün portföyü sunarak hem iç pazarda hem de uluslararası arenada büyüme hedefliyor. Promax Pet Food Genel Müdürü Ozan Kılınçlı, kalite anlayışlarını şu sözlerle özetledi: “Kalite bizim için yalnızca üretim standardı değil, şirketimizin varlık sebebidir. Ham madde seçiminden formülasyona, üretimden dağıtıma kadar tüm süreçlerde yüksek kaliteyi sağlamak, tüketicimizin bize duyduğu güveni pekiştiriyor. Ürünlerimizi tercih edenler, yalnızca mama değil, evcil dostları için bilimsel temellere dayalı, tam ve dengeli bir beslenme çözümü alıyor.”
Kılınçlı, şirketin superpremium markası Food Elite hakkında şunları aktardı: “Food Elite’i geliştirirken yüksek kaliteli protein kaynakları, dengeli vitamin ve mineral içerikleri ile fonksiyonel katkıları bir araya getirdik. Amacımız sadece besleyici değil, sindirimi kolay ve bağışıklığı destekleyen ürünler sunmak. Hem kedi hem de köpek ürünlerimizde farklı ihtiyaçlara yönelik çözümler üretiyoruz.”
Promax Pet Food, bu yıl Petzoo Eurasia Fuarı’na sponsor olarak katılıyor. Kılınçlı fuar beklentilerine ilişkin, “Fuar bizim için stratejik bir buluşma noktası. Amacımız hem yurt içi hem de yurt dışı distribütörlerle yeni iş birlikleri kurmak ve mevcut ortaklarımızla bağlarımızı güçlendirmek. Türkiye’deki dağıtım ağımızı genişletmek ve ihracat faaliyetlerimizi artırmak da önceliklerimiz arasında. Sponsorlukla markalarımızın görünürlüğünü artırmayı ve sektörün gelişimine katkı sağlamayı hedefliyoruz” sözlerini kullandı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE ÇEVRE DOSTU ÜRETİM
Kılınçlı, çevreye duyarlı üretim süreçlerine de dikkat çekerek: “Yenilenebilir enerjiye yaptığımız yatırımlar, özellikle güneş enerjisi kullanımıyla enerji ihtiyacımızın önemli bölümünü karşılamamızı sağlıyor. Böylece hem karbon ayak izimizi azaltıyor hem de uzun vadede enerji verimliliğimizi artırıyoruz. Su ve elektrik tüketimini minimize eden sistemler, geri dönüşüm odaklı atık yönetimi ve geri dönüştürülebilir ambalajlar, sürdürülebilir üretim anlayışımızın temelini oluşturuyor” diye konuştu.
Kılınçlı, hedeflerinin markalarını daha geniş coğrafyalarda konumlandırmak olduğunu söyleyerek, ihracat vizyonlarına ilişkin şu sözleri kullandı; “Bugün birçok ülkeye ihracat yapıyoruz ancak hedefimiz markalarımızı daha geniş coğrafyalarda konumlandırmak. Uzun vadeli distribütörlük anlaşmaları ile kalıcı iş birlikleri kurmayı planlıyoruz. Adana’daki tesisimiz ve lojistik avantajlarımız sayesinde Türkiye’yi evcil hayvan maması sektöründe bölgesel bir üretim ve ihracat üssü haline getirebiliriz. Kısa vadede superpremium segmentteki markalarımızı daha geniş pazarlara taşımak ve ihracat payımızı artırmak önceliğimiz. Orta vadede tesis yatırımlarımızla yenilikçi ürün portföyümüzü geliştireceğiz. Uzun vadede ise Promax Pet Food’u Türkiye’de kalıcı ve öncü, globalde ise güvenilir ve güçlü bir üretici olarak konumlandırmak istiyoruz.”
“EVCİL HAYVAN MAMASINDA ÜS OLABİLİRİZ”
Kılınçlı, Türkiye’nin bölgesel üretim ve ihracat üssü olma potansiyeline de dikkat çekerek sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Coğrafi konumumuz, üretim kapasitemiz ve lojistik avantajlarımızla hem Avrupa’ya hem Orta Doğu’ya hem de Kuzey Afrika’ya yakınlığımız, hızlı ve maliyet etkin ihracat yapabilmemizi sağlıyor. Doğru yatırımlar ve stratejik iş birlikleriyle Türkiye, evcil hayvan maması sektöründe bölgesel bir merkez olabilir. Promax Pet Food olarak biz de bu dönüşümün öncü aktörlerinden biri olmayı hedefliyoruz.”
“BİLİMSEL YAKLAŞIM İLE DOĞAYI BULUŞTURUYORUZ”
2021 yılında kurulan ve kısa sürede Türkiye’nin yanı sıra uluslararası pazarlarda da güçlü bir konuma ulaşan Maya Family Pet, Kırklareli’ndeki modern fabrikasında premium, süper premium, hiper premium ve terapötik mamalar üretiyor. Şirketin Kurucu ve CEO’su Murat Avcu, global vizyonlarını, sürdürülebilirlik stratejilerini ve ürün geliştirme süreçlerini anlattı.
“AVRUPA, MENA VE UZAK DOĞU’DA BÜYÜYECEĞİZ”
Maya Family’nin temel farkını anlatan Avcu, “Patili dostlarımızın ihtiyaçlarına odaklanırken veteriner bilimi ile doğayı buluşturan yenilikçi ve güvenilir ürünler geliştiriyoruz. Ürün portföyümüzde Carni Life, Carni Vet, Chedy ve Woff gibi markalar yer alıyor. Bugün pek çok ülkeye ihracat yapıyor, veteriner bilimi ile doğadan gelen besin değerlerini birleştiriyoruz” dedi.
Önümüzdeki döneme dair hedeflerini açıklayan Avcu, “Maya Family Pet’i yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da saygın mama üreticilerinden biri haline getirmek istiyoruz. 5–10 yıl içinde Avrupa Birliği ülkelerinde güçlü bir dağıtım ağı kurmayı, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki varlığımızı genişletmeyi, aynı zamanda Latin Amerika ve Uzak Doğu pazarlarında stratejik iş birlikleri ile büyümeyi planlıyoruz. Bu pazarlarda veteriner klinikleri ve uzman satış kanalları aracılığıyla güçlü bir konumlanma hedefliyoruz” ifadelerini kullandı
“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İŞ MODELİMİZİN MERKEZİNDE”
Sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil, iş modelinin merkezinde konumlandırdıklarını vurgulayan Avcu, şunları söyledi: “Ham madde seçiminde yerli ve izlenebilir tarım ürünlerini tercih ederek karbon ayak izimizi düşürüyoruz. Enerji yönetiminde yüksek verimli üretim hatları ve otomasyon sistemleri kullanıyoruz. Su yönetiminde kapalı devre sistemlerle tasarruf sağlıyor, geri kazanım projeleri yürütüyoruz. Organik atıkları biyogaz tesislerine yönlendirerek enerjiye dönüştürüyoruz. En büyük zorluk, global ham madde fiyatları ve lojistik maliyetlerin artışı. Ancak sürdürülebilir kaynaklarla çalışarak bu zorlukları avantaja çevirmeyi amaçlıyoruz.”
“TERAPÖTİK DİYETLERDE İDDİALIYIZ”
Maya Family’nin veteriner bilimsel diyetlerde iddialı olduğunu belirten Avcu, ürün geliştirme süreçlerini şu sözlerle açıkladı: “Terapötik diyetlerde önceliğimiz bilimsel doğruluk ve veteriner onayıdır. Her formül, hekimler ve beslenme uzmanlarıyla birlikte geliştirilir. Gastrointestinal, renal, obezite gibi sorunlara yönelik çözümler sunarız. Yüksek sindirilebilirlik ve lezzet önceliğimizdir. Ar-Ge çalışmalarımızda yeni nesil ekstrüzyon teknolojisi, soğuk infüzyon ve fonksiyonel katkılar kullanıyoruz. Ayrıca dijitalleşmeyi Ar-Ge süreçlerimize entegre ederek veri odaklı yaklaşımlar benimsiyoruz.”
Kırklareli’ndeki fabrikanın lojistik ve ihracat açısından stratejik konumda bulunduğunu belirten Avcu, “Fabrikamız Tekirdağ Limanı’na 100 km, Avrupa Birliği ticaret bölgesine ise sadece 50 km uzaklıkta. Bu konum lojistikte hız ve maliyet avantajı sağlıyor, Avrupa pazarına taze üretim ve kısa teslim süresiyle giriş yapmamızı kolaylaştırıyor” dedi.
Tedarik zinciri stratejilerini de anlatan Avcu, “Global ölçekte güvenilir kaynaklardan yüksek kaliteli hammaddeler sağlıyoruz. Tedarikçilerimizle uzun vadeli iş birlikleri kuruyoruz. Maliyet optimizasyonu ve sürdürülebilir lojistik çözümlerle global pazarda rekabet gücümüzü artırıyoruz. Bu yaklaşım bizi sadece bir üretici değil, güvenilir bir iş ortağı haline getiriyor” diye konuştu.