Yargıç, Trump yönetiminin Mahmud Halil’i gözaltına alamayacağına karar verdi

İfade özgürlüğü üzerindeki “caydırıcı” etkisi konusunda uyarıda bulunan bir ABD federal yargıcı, Trump yönetiminin Filistinli aktivist Mahmud Halil’i, hukuk uzmanlarının anayasal korumaları ihlal ettiğini söylediği Soğuk Savaş döneminden kalma bir dış politika hükmü uyarınca artık gözaltına alamayacağına karar verdi.

Bölge Yargıcı Michael Farbiarz, Halil’in muğlâk ulusal güvenlik iddialarına dayanılarak gözaltına alınmasının haklarının ciddi bir şekilde ihlal edilmesi anlamına geldiğine karar verdi. Farbiarz kararında, “Dilekçe sahibinin kariyeri ve itibarı zarar görüyor ve konuşması engelleniyor – ve bu da telafisi mümkün olmayan bir zarara yol açıyor” dedi.

Halil 8 Mart’tan bu yana Louisiana’daki bir gözaltı tesisinde tutuluyor. Hiçbir suçla itham edilmemesine rağmen, İsrail yanlısı şahin olarak görülen ve İsrail’in ilk milletvekillerinden olan Dışişleri Bakanı Marco Rubio tarafından ABD dış politikası için bir tehdit olarak damgalandı. Halil, 1952 Göçmenlik ve Vatandaşlık Yasası’nın nadiren başvurulan bir bölümü uyarınca gözaltına alındı. Yargıcın kararı, sadece bu hükme dayanarak sınır dışı edilmeyi önlüyor ve hükümete temyiz için Cuma sabahına kadar süre veriyor.

Karar, ABD’de Ekim 2023’ten bu yana keskin bir şekilde yoğunlaşan Filistin yanlısı söylemlere yönelik artan baskıya yönelik nadir bir yargısal reddiyeye işaret ediyor. Halil’in gözaltına alınması, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını eleştirdikleri için bazı uluslararası öğrencilere yönelik tutuklama ve sınır dışı etme girişimleri de dâhil olmak üzere öğrenci aktivistlerini hedef alan koordineli bir baskının ortasında gerçekleşti.

Halil’i temsil eden avukatlar siyasi söylemleri nedeniyle cezalandırıldığını savunuyor. İdare Halil’i Yahudi karşıtlığı ve Hamas’a destek vermekle suçluyor ancak ne kamuoyuna ne de mahkemeye herhangi bir kanıt sunulmuş değil. Farbiarz’ın kararı bu iddiaların meşruluğu konusunda derin bir kuşkuya işaret ediyor ve bu tür gerekçelere dayanan tutukluluğun anayasal denetime dayanmasının “ezici bir olasılıkla” mümkün olmadığını yazıyor.

Ancak yargıç, yeşil kart başvurusunda yapıldığı iddia edilen hataları gerekçe göstererek Halil’in derhal serbest bırakılmasına karar vermekten kaçındı. Halil’in yeşil kart başvurusunu yanlış doldurduğu söyleniyor. Farbiarz, “Bu mahkemenin bulgularının, Dışişleri Bakanı’nın tespiti dışındaki nedenlerle dilekçe sahibinin sınır dışı edilmesi çabaları üzerinde hiçbir etkisi yoktur” açıklamasını yaptı.

Gözaltındayken ilk çocuğunun doğumunu kaçıran Halil, çektiği çileyi “sessiz adaletsizliklere tanıklık ettiği uzun günler” olarak tanımladı. Bu ayın başlarında yaptığı bir açıklamada, gözaltı merkezinin zeminine çömeldiğini ve oğullarını tek başına doğururken karısıyla cızırtılı bir telefon hattı üzerinden konuştuğunu hatırladı.

Onun tutuklanması daha geniş bir modelin başlangıcı oldu. Takip eden haftalarda, federal yetkililer Filistin yanlısı aktivizmle bağlantılı diğer uluslararası öğrencileri de, çoğu zaman tutuklama emri ya da yargı süreci olmaksızın tutukladı. Eleştirmenler bu davaların muhalefeti bastırmak ve genç aktivistleri sindirmek için tasarlanmış siyasi bir cadı avı olduğunu söylüyor.

Sivil özgürlükler savunucuları, McCarthy dönemi taktikleriyle karşılaştırmalar yaparak, devletin Filistin savunuculuğunu terörizmle bir tutmasının tehlikeli bir emsal teşkil ettiği uyarısında bulundular.

Arka planda ise ABD’nin İsrail’in Gazze’de devam eden soykırımındaki suç ortaklığına yönelik artan uluslararası tepkiler yer alıyor. Ekim 2023’ten bu yana çoğu kadın ve çocuk 54.000’den fazla Filistinli öldürüldü. Halil gibi öğrenci aktivistler kriminalize edilirken, ABD’nin İsrail’e askeri yardımı ve diplomatik desteği hız kesmeden devam etti.

 

Kaynak: Memo, Çeviri: Haksöz Haber

Başa dön tuşu