Çin medyası: Amerika Yemen’de ağır bir yenilgiye uğradı

İSNA’nın haberine göre, Çinli “Sohu” sitesi bir analiz yayınlayarak şunları yazdı:
“Atasözünde dendiği gibi, ‘ısıran köpek asla havlamaz.’ Gerçekten güçlü olan sesini yükseltmez. Amerika’nın şu anki askeri kapasitesi teorik olarak İran’la bir çatışmada Washington lehine sonuçlanabilir. Ancak ABD Başkanı Donald Trump, önce Husilerle mücadele için seçkin birliklerini seferber etmeyi tercih etti; bu strateji yüzeyde mantıklı görünse de arkasında birçok sır barındırıyor.”
“Şu anda ABD, Kızıldeniz bölgesinde iki uçak gemisi ve onlara eşlik eden grev grupları konuşlandırmış durumda. Bu gemiler, bir dizi destroyer ve eskort gemileriyle korunuyor. Ayrıca Washington, kendi topraklarından bir dizi radar-kaçak B-2 bombardıman uçağını Hint Okyanusu’ndaki bir üsse kaydırdı. Bu geniş çaplı askeri yığınak, açıkça Husilere karşı.”
“Ancak gerçekler, ABD’ye sert bir darbe vurdu. Bir aydan fazla süren kesintisiz hava saldırılarına rağmen Husiler teslim olmadı. Aksine, ara sıra karşı saldırılar düzenlemeye devam ediyorlar.”
“Washington, Tahran’la müzakereler sürerken Husilere karşı savaş başlatmayı tercih etti. Bu hamle, İran’ı müzakerelerde şartları kabul etmeye zorlamak ve doğrudan bir savaştan kaçınmak için bir güç gösterisi gibi görünebilir. Ancak bu özenle tasarlanmış Amerikan taktiği işe yaramadı ve sonunda sahte bir gösteriye dönüştü.”
“Washington’un üstün askeri gücü, sınırlı kabiliyetlere sahip ‘halk ordusu’ (Yemen) karşısında başarısız oldu. Eğer Husiler böyleyse, İran’la savaşa girilirse durum ne olur? İran, Husilere kıyasla stratejik derinlik, ekonomik kaynaklar ve silah kalite-kantitesi açısından üstünlüğe sahip. Ayrıca yüksek hızlı gemi savar füzeleriyle ABD uçak gemilerini ölümcül bir tehditle vurabilir.”
“ABD’nin süper güç statüsü zamanla aşınırken, küresel çıkarlarını eskisi kadar kolay koruyamadığı görülüyor. Amerika, Ukrayna krizinde Rusya’yla yüzleşmeye cesaret edemedi ve Orta Doğu’da Husilerin bataklığına saplandı.”
“Washington, bölgedeki bu hamleleriyle güçlü bir güç olduğunu göstermek istedi, ancak tam tersi bir etki yarattı. Bugün, ABD’nin Orta Doğu’daki sıkışmışlığının arttığı görülüyor. Herkes, Washington’un bu mücadeleye devam edip etmeyeceğini yoksa utanç ve hayal kırıklığıyla geri çekileceğini merak ediyor.”