İsrail’in Suriye Saldırısının Ankara’yla İlgisi

Rasthaber –  Suriyeli olan Sarkis Kassargian, Şam’da yeni bir hükümet
kurma planından bahsetti. Alevi, Kürt, Dürzi, Hristiyan kökenli isimlerin bu
kabinede yer alacağını ileri sürdü. Öcalan’ın mesajının, YPG üzerinde olası
etkisini yorumladı. Suriye’yi vuran İsrail’in ana hedefinin Türkiye olduğunu
kaydetti.

Suriye’nin geleceğinin şekillendiği günlerden geçiriyoruz.
Bir yanda Şam’da yeni anayasa ve yeni hükümet için Ulusal Diyalog Konferansı,
diğer yanda ülkenin güneyini vuran İsrail bombaları… Bir başka cephede ise
PKK-YPG’yle mücadele ve sözde özerk yapının dağıtılması var. Konuyla ilgili
olarak ODA Tv’nin Suriyeli Gazeteci Sarkis Kassargian ile gerçekleştirdiği
röportajda bu konulara dikkat çekildi ve röportajda şu ifadeler yer aldı:

-İsrail’Le başlayalım. İsrail bir hava bombardımanı yaptı.
Bu bombardımanın yapılacağının haberini Netanyahu vermişti. Sorumuz şu, İsrail
Suriye’de ne yapmak istiyor ve İsrail’i durduracak Suriye’de bir güç var mı?

-İsrail niye bu saldırıları yapıyor? Bence burada aslında
Türkiye faktörü giriyor devreye. Suriye’de zaten bir ordu kalmadı. Yani
İsrail’in artık Suriye ordusunun kendisine karşı bir tehlike ya da bir tehdit
olacağını düşündüğünü zannetmiyorum. Önümüzdeki yakın süreçte de olmayacaktır.
Bu ayın başından beri hatırlayacaksınız… Türkiye’nin Suriye içerisinde asker ya
da işte askeri uçakların konuşlanması konusu… Şimdi bunlar İsrail için hassas
konular. Burada İran’ın çıkıp da Türkiye’nin gelmesi yine İsrail için bir
tehlike. Türkiye doğrudan İsrail’e saldırır mı? Tabii ki saldırmaz. İsrail de
saldırmaz. Ama proxy üzerinden Türkiye, İsrail’e bir baskı kurabilir. Hatta
Amerika’yla bir pazarlık konusu da olabilir İsrail’in güvenliği… O nedenle
İsrail burada bir önlem alıyor. Diyor ki Şam’ın güneyinde artık Suriye güçleri
oraya girmeyecek. Orası tampon bölge olacaktır.

DERA’DAKİ AYRILIKÇI GÜÇLER

-Suriye güçleri orada zaten girmemiştir, girmedi. Yani
Dera’da Ahmet El Avde kuvvetleri var ki Suriye yeni iktidarını reddediyor ve
yeni orduya katılmak istemiyor. Süveyda’da Dürziler var. Ama orada İsrail’in
dolaylı olarak verdiği mesaj aslında, Suriye ordusu üzerinden Türkiye bu
bölgeye yaklaşmayacak anlamında… Onun da stratejisini nasıl kuruyor? İşte o
bölge tampon bölge olarak ilan ediyor. Hatırlayacaksınız iki gün önce İsrail
Dışişleri Bakanı çıktı ve şunu dedi: ‘Suriye’de, Şam’da terörist gruplar var,
iktidarı zorla ele geçirdiler.’ Bu çıkışın sebebi de aslında, Şam’ın gelecekte
Türkiye’yle ya da başka bir ülkeyle bir askeri anlaşma yapması… O zaman İsrail
diyecek ki ‘Bu anlaşma yasal değil.’ Niye? ‘Çünkü bunlar terörist. Bunların
anlaşma yapma hakkı bulunmuyor’

-Suriye anayasa konferansı olarak da nitelenen Ulusal
Diyalog Konferası’na geçecek olursak, neler oldu bitti?

-Konferans aslında yeni hükümetin oluşması için bir
altyapıydı. Şimdi yeni hükümet gelecek. Hükümet bana ulaşan bilgilere göre daha
da kapsayıcı olacak, çoğunlukçu olacak. İşte Dürzi de olacak hükümette, bir
Hristiyan, iki Alevi, bir de Kürt bulunuyor hükümette. Yani böyle her etnik
gruptan, her mezhepsel gruptan birisi en azından olmak amacıyla yapılan bir
hükümet. Ulusal konseyin yapılma amacı da bu aslında. Şimdi tabii ki söylem
düzeyinde çok büyük şeyler konuşuldu…

MESELE KİMİN KATILDIĞI DEĞİL

-Dışarıdan gelenlerin büyük çoğunun yetişmemesi zaten
normal. Çünkü son 24 saatte davetiyeler dağıtıldı. Hatta Türkiye’den bile
gelemediler insanlar. Bence de iktidar da o kadar beklemiyordu… işte kim
gelecekse gelsin artık diye baktı. Çünkü plan belli… Konseye kim katıldı,
katılmadı, önemli değil. Şimdi herkes de bilir… Mesela istediğin nerede
istersen bir Hristiyan da bulursun. Bir Türkmen de bulursun, bir Dürzi de
bulursun. Zaten Türkmenlerin de dediği aslında ‘davet edilmedik’ sözleri
konseye üye olmak, olmamak anlamında değil. Yani ‘bize hiç kimse sormadı’
anlamında. Çünkü hakikaten sorulmadılar. Yani mesela ben çalıştığım gazetede
düzenli olarak haftalık program yapıyorum. Her etnik mezhepsel gruptan siz ne
istiyorsunuz anlamında. Kürtlere soruyorsun, mesela Kürtlerin istekleri yukarı
aşağı belli. Türkmenlerin ne istediğini hiç kimse bilmiyor.

-Peki şu YPG meselesine de değinelim. Sıcak durum nedir YPG
cephesinden bakıldığında?

-YPG ile ilgili konu Amerika ile ilgili. Bunu en başından
başlayarak söyleyelim. Yani orada YPG ne dedi, El Şara ne dedi hiç önemli değil
bence… Amerika’nın kararı önemli. Amerika eğer desteğini hafifletirse YPG, El
Şara’nın şartlarını kabul edecek. Trump desteğine devam ederse El Şara YPG’nin
şartlarını kabul edecek.

– Destek şu an ne?

Destek şu an bence sürüyor.

– Artarak mı sürüyor, azalıyor mu?

-Arttığını düşünmüyorum. Bazı baskılar var YPG’ye ama öyle
YPG’yi de Şara’ya yedirme gibi olmaz. Evet, Amerika’nın desteği, Avrupa’nın
desteği var. Bir de şimdi son dönemde İsrail, doğrudan desteğini ilan ediyor.
‘Kürtlere yani dokunmayın’ anlamında mesajlar da veriyor. Bu konuda İsrail
olduğunda zaten Amerika’nın tavrı az çok belli olur. Bana son ulaşan bilgilere
göre, Şam ve YPG arasında müzakereler devam ediyor. Şam’la bir çıkmaz var
orada. Yani YPK, ‘kesinlikle biz bir blok halinde, orduya dahil olmak istiyoruz’
diyor. Şam da diyor ki ‘yok olacaksa bireysel katılım olacak.’ Yani YPG’liler
bireysel olarak orduya katılabilirler ama orada bir farklı bir yapı olarak
orduda yer alamazsınız. Bence iki taraf da zamana oynuyor. Trump’ın son
kararını bekliyorlar. Yani çünkü burada karar verecek olan Trump. Ne YPG ne de
Şara… Bu kesin. Onun dışında tabii ki dış baskılar var. Orada Türkiye’nin rolü
önemli, İsrail’in yönü önemli.

-Bir tanesi de Türkiye’deki süreç Öcalan’ın önümüzdeki
günlerde silahları bırakın yönünde bir açıklaması olacak deniyor. Bilmiyoruz
tabii henüz daha açıklanmadı. YPG’ye giden mektuplar var. Öcalan’ın bu yönde
vereceği mesaj YPG üzerinde sence etkili olur mu, olmaz mı?

-YPG üzerinde etkili olur. Yüzden yüz olmazsa bile ama genel
olarak genel atmosferde o etkili olur. Çünkü ben Suriye’de mesela YPG
içerisindeki Kürtlerin Öcalan’a bakışını biliyorum. Yani orada Öcalan’ın etkisi
var bu kitle üzerinde. Şimdi genel karar olarak Belki de bir şey olur.
Farklılık olabilir ama Öcalan’ın bu mektubu çıktığında zaten orada bir uzlaşı
olmuş ve bitmiş anlamına da gelir. YPG askeri El Şara’dan korkmaz. Çünkü
şartlar YPG lehine. Savaşçı sayısından daha büyük… Mesela El Şara’yla hareket
eden birçok silahlı grup, terör listelerinde…

ANLAŞMA VARSA SİLAH BIRAKMA GELİR

-Çünkü Öcalan da biliyor ki anlaşmasız YPK’ye silahları
bıraktırmaz. Onun için bence Öcalan böyle bir çıkış yapmaz anlaşma olmadıkça.
Yani bu kesin. Kürtlerden de aldığım bilgi bu yönde, burada konuştuğum insanlar
aynı şeyi diyorlar. Yani ‘oradan bir mesaj geldiğinde bu mutlaka bir anlaşma neticesinde
olacaktır’ diyorlar/odatv

 

Başa dön tuşu