TOPLUMLAR UYUTULABİLİR Mİ?

İnsanların uyuması veya uyutulması bilinirken, toplumların uyutulması, garip ve anlaşılmaz bir durum gibi görünüyor. Fakat, böyle bir gerçek var. Bu uyuma hali, bilgi alanının, bir bölümünün toplumun kendi değerler sisteminde çıkmasıyla başlayan bir hadisedir.
Toplumlar nasıl uyutulur:
Toplum, çok yönlü ve birbirinden farklı kural ve normlar sistemi içerisinde hareket eden bir yapıdır. Bu yüzden, toplumun bilgi kanallarının farklılaşması ve değişik bilgi kanallarına yönlendirilmesi ile, toplum gerçeklerin dışında bir dünyaya doğru yönlendirilir. Fertler, toplum içerisinde kendi irade ve inisiyatifini kaybederek, toplumun sıradan bir parçası haline gelebilir. Halbuki fert, toplumun iradesiz bir parçası değil, toplumla beraber hareket eden, fakat kendi iradesi ile kararlar verebilen bir varlıktır.
Fert ve toplum, birbiriyle etkileşim içinde olan ve her iki dinamik faktörün birlikte hareket edebileceği bir düzen içerisinde bulunmak durumundadır. Ferd, toplum içerisinde kendi iradesini kaybettiği durumda, ne yapacağını bilmeksizin hareket etmeye başlar ve artık, şuuru değil, kitlenin isteğine uyar. Ferdi şuurunu muhafaza edebilen insanlar, bu “kitle anaforu”ndan kurtulabilir ki, bu ; durumu çoğu kişiler yapamaz.
Kitleselleşme, tek tip varlıklara ait bir olaydır. Canlılar içinde hayvanlar böyle bir idrak ve seçim kabiliyetine sahip değildirler. Onlar, kendilerine verilen insiyaki (güdü) etkiler ile davranışlarını düzenleme durumundadırlar. Ne yazık ki bugün irade sahibi insanlar, birtakım uydurma ve yapmacık gündemler ile iradesiz hale getirilmektedirler. Bu sosyo-psikolojik halin sonunda, insanlar; başkalarına benzeme psikolojisi ile hareket ederek, akılları ile hareket edememe durumu ile karşı karşıya kalırlar.
Kitle Psikolojinden Uzaklaşmak:
İnsan, akıl ve irade sahibi bir varlık olduğundan, bilgisi ile kendisine uygun ve faydalı işler ile faydalı olmayanları birbirinden ayırt edebilme kabiliyetine sahiptir. Fakat, akıl yerine, duygular ve ihtiraslar insan tutum ve davranışlarına hakim olduğunda, artık “güdüleyici etkiler” devreye girmekte ve akıl dışı tutumlar ortaya çıkmaktadır.
Birkaç gün önce, küçük bir cisim üzerinde topuklu ayakkabı ile durma konusunda, bir moda ortaya çıktı. Televizyonlarda bununla yapılan bir mülakatta, gençler; bu uygulamanın “ilginç” olduğunu söylediler. Böyle bir tutum, ne yapana ve ne de seyredene herhangi bir fayda sağlamamasına rağmen, ilgin olan neydi, gerçekten anlamak mümkün olmuyor!.. Bu olayda, aklın dışında bilinmeyen ve ölçülemeyen “bazı zevkler”in gündeme girdiğini görüyoruz ve şaşırıyoruz!..
Kitle psikolojisinin insanların, akıl ve iradelerinin yerine geçmesinin sebepleri var. Bunun en önemli sebebi, eğitimin gençleri iyi bir şekilde yetiştirememesi ve en önemli olarak da onlara bir kültür ve kimlik verilememiş olmasıdır. Bir toplum, insanına daha anlamlı ve faydalı bir kültür verdiğinde, o toplumun insanı, kendine has bir kimlik ve dünya görüşü oluşturmaktadır. Fakat, böyle bir bilgilendirme ve kültürlendirme olmayınca, artık o toplumun insanlarının, neyi niçin benimsediği” hususunda bir ölçü olmayacak ve “olur olmaz” her şeye ilgi göstermeye başlayacaktır.
Kitleleştirme olayı kültüre ihtiyaç duymaz. Batı toplumlarında manevi ve sosyal eğitim alanı daraltıldığından, eğitim ezberci veya sınırlı düşünen insanlar yetiştirmektedir. Halbuki kişilik, yeterli bir bilgi fakat, çok derin kültür ve hassasiyet sayesinde elde edilmektedir.
Şimdiki seküler eğitim ise, insanın iç dünyası ile ilgilenmeyip, onu ekonomik ve teknolojik çerçevede biçimlendirmeye çalışmaktadır. Bunun sonucunda da, karşımıza kişiliksiz ve hayata dair ölçü ve kuralları olmayan insan grupları çıkabilmektedir.
Bu durumda, hayata anlam katan şey, insani sosyal ve ahlaki bilgi değil, iktisadi güç, cinsi arzular ve teknokratik bir kafa olmaktadır. Bu hale gelmiş insanları, yüce duygu ve fikirle yönlendirmek mümkün değildir. Bugün böyle bir tehlike ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Bu tür insanlar, medya ve internet ile yönlendirilen, fikir ve ruhları yok edilmiş robotik kalabalıklar haline getirilmiştir. Bu grupların öğrenmesi ve etkilenmesi de, açık tarafları olan iktisadi, cinsi ve politik biçimleme merkezleridir.
İnsanlığı ve ülkemizin değiştirilen ve dönüştürülen insanlarımızı, çok iyi eğitim ve model insanlar ile eğitemezsek, yarının duygusuz ve “değerleri olmayan” insan tipiyle nasıl bir hale geleceğimizi düşünmemiz gerekiyor.
Prof. Dr. Sami Şener
İSLAMİ HABER “MİRAT” -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ