Gazze gençliğinin sesi: Biz sayı değiliz

Steve France’ın Wrmea’da yayınlanan yazısı, Haksöz Haber tarafından tercüme edilmiştir.


Sürekli devam eden soykırımdan çok önce, Gazzeliler İsrail’in saldırılarının milyonlarca kurbanına karşı dünyanın kayıtsızlığını protesto etmek için “Biz Sayı Değiliz!” diyorlardı. Genç yazarlardan oluşan bir halk kolektifi, 2015 yılında bu sloganı adları olarak benimsedi, yani WANN ve şimdi bunu ilk kitaplarının başlığı yaptı — 2024 sonuna kadar yıllar boyunca üretilen yazılardan bir seçki.

75 deneme ve şiirden oluşan kitap, çok kişisel düşünceler, hikâyeler ve duygular içeriyor. Bu düşünceler, kozmik spekülasyonlardan, 7 Ekim 2023’ten sonra hiç durmayan İsrail’in ölümcül saldırıları öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşadıkları tuhaf hayatlarının ve hayallerinin küçük, sıradan yönlerine dair düşüncelere kadar uzanıyor. Gazze kanla ıslanmış enkaz, toz ve ölümle kaplıyken, sonsuza dek yok olan küçük şeyler (bir resim, bir yatak, bir manzara, bahçede kahvaltılar) hayatta kalanların hafızasında, öldürülen sevdiklerinin ve arkadaşlarının anılarıyla birlikte yaşamaya devam ediyor.

Artık var olmayan şeyler ve insanlar, geriye kalanlardan daha gerçek görünebilir. Haya Abu Shammala, “Kimse bir savaştan gerçekten sağ çıkamaz” diye yazıyor. “Savaşlar ya sizi öldürür ya da yürüyen yaralılar arasında bırakır. Bazen yaşamın gerçek anlamını bilmek zor olabilir” diyor ve 2014’te 51 gün süren İsrail bombardımanını hatırlıyor. “Çatıma övgü, yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgi” adlı şiiri tuhaf ama sizi çok gerçek, normalde rahat bir yere, saf terörün ortasına götürüyor.

Bu denemeler sadece özel düşünceler ve yakınıp sızlanmalardan ibaret değil. Alt başlığında da belirtildiği gibi, bunlar “Gazze Gençliğinin Sesleri”dir. Her yazar, dışarıdaki dünyaya ve içerideki yaşayan ve ölen insanlara seslenmektedir. Bir araya gelen bu son derece bireysel sesler, Gazze’nin ruhunu İsrail’in Gazzelileri izole etmek ve canlı canlı gömmek için kullandığı abluka ve silahların ötesine taşıyan tek bir koro oluşturur ve Gazzelilerin kalplerine güç ve dayanışma ruhu aşılar. Bu koro niteliği, WANN’ın Gazze genelinde ve dünya çapında sürdürdüğü projenin destansı hedeflerini yansıtan, neredeyse sinematik, hatta operatik bir his veriyor.

Huda Skaik’in, Gazze’nin tüm seslerinin desteğiyle, soykırımın ortasında şarkısını seslendirdiğini dinleyin: “Onlara söyle, onlara söyle, biz sayılardan daha fazlasıyız, kayıp defterindeki sessiz yankılardan daha fazlasıyız. Bizler, sevgiyle birbirine bağlanmış aileleriz, arkadaşız, umutlarımızın gölgesinde yaşıyoruz, hayallerle bağlıyız… Onlara söyle… Zina ve Dania gibi güzel, masum ruhlar, kahramanları olmadan, babaları olmadan büyüyecekler… Onlara söyle, seslerimizle, mürekkep ve kalemle, hatıralarımız ve dualarımızla intikamlarını alacağız. Ama söyle bana, sevdiklerimiz olmadan nasıl yaşayabiliriz?”

52 aile üyesini kaybetmiş bir yazarın şu yakarışını dinleyin: “Ben bir sayı değilim… Ölürsem lütfen beni hatırlayın. Benim adım Maram.”

Anas Jnena’nın sesi haykırıyor: “Dünyanın Filistinlilerin ne kurban ne de kahraman olduğunu bilmesini istiyorum. Ayrıca dünyanın, tüm bunlara rağmen bizi aşktan alıkoyacak hiçbir şeyin olmadığını bilmesini istiyorum… Dünyanın Filistin’in yazarları, sanatçıları, düşünürleri ve en önemlisi sevdikleri olduğunu bilmesini istiyorum. Dünyanın bizim de sizin gibi insan olduğumuzu bilmesini istiyorum.”

Ama kahramanlar da var. Manar el-Sheikh, 14 yaşındaki fotoğrafçı Menna Murad Qudiah’ı, “derin kahverengi gözleri ve pürüzsüz, pembe tenli bir kız” olarak anlatıyor. Menna, 2018-2019 Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü sırasında hafta hafta ölümle yüzleşenlerin korkusuz şehitliklerini kaydetmek için korkusunu yendi. Birçok ses, bu kadere mahkûm yürüyüşü ve kahramanlarını anlatıyor.

Bu “Gazze şarkısı” için, klinik depresyon, obezite veya kronik migren gibi özel sorunlarla mücadele edenlerin hikâyeleri de aynı derecede gereklidir. Her şeye rağmen geçirilen güzel zamanların hikâyeleri veya sahilde sığır eti burgerleri sunmak için yeni bir tür büfeden icat edilmesi de önemlidir.

WANN’ın geliştirmeye devam ettiği bu şarkının duyulmamış ama vazgeçilmez bir parçası da, İngilizce dil sorunlarında yardımcı olan, geri bildirim ve yazma ipuçları veren, dışarıdan gelen deneyimli yazarlar olan “mentorlar”dır. 160’tan fazla mentor, 300’den fazla WANN üyesinin 1.300’den fazla hikâyesinin üretimine destek olmuştur. Mentorlar genellikle üyelerle dostluk kurmuş ve soykırım sırasında onlara maddi destek sağlamıştır. Her denemede, yardımcı olan mentorun adı belirtilmiştir. (Washington Report, son sayılarının her birinde WANN makaleleri yayınlamıştır; bu sayının 8. sayfasından itibaren yedi makale yer almaktadır).

Gazzeliler her an öldürülebileceklerini biliyorlar. Bombalar mahallelerine yağarken, aile üyeleri bir odada toplanıyor, böylece ölüm gelirse hep birlikte, birbirlerini severek ölebilsinler. Büyük Yürüyüş günlerinde ölümle karşı karşıya kaldıklarında bile, hayatı kutladılar.

Zahra Shaikhah, sonunda katılmaya cesaret ettiğinde olanları şöyle hatırlıyor: “Yürüyüşün arkasında, ailelerin çadırlarının yanında, sanki bir festival vardı! İnsanlar gülüyor, konuşuyor ve fotoğraf çekiyorlardı. Korku diğer tarafta, İsrail askerleri arasındaydı, bizim tarafımızda değil.”

Zahra, kitabın umut dolu ana temasını şöyle ifade ediyor: “O günden beri, kanımda bir enerji dolaştığını ve kalbimi ısıtan bir yaşamın filizlendiğini hissediyorum. Her sabah, yaşadığımı kendime hatırlatıyorum! Umut var! Hiçbir zorluk beni yıkamaz. Artık yıkamaz.”

 

*Steve France, Washington DC bölgesinde yaşayan bir gazeteci ve avukattır (şu anda emekli). Filistin hakları aktivisti olan France, Episcopal Peace Fellowship Palestine Network ve diğer Hıristiyan Filistin dayanışma gruplarıyla bağlantılıdır.

Başa dön tuşu