Erdoğan: Gazze için görev gücünde biz de yer alacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Yükseköğretim Kurulumuzun ve üniversitelerimizin kıymetli yöneticileri, değerli akademisyenler, geleceğimizin teminatı sevgili gençler, hepinizi en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Yeni akademik yılın açılış töreni münasebetiyle sizlerle bir arada olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
2025-2026 Yükseköğretim Akademik Yılı’nın hocalarımız, öğrencilerimiz ve üniversitelerimizde görevli personelimizle birlikte ülkemiz ve milletimiz için de hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hem hocalarımızın hem öğrencilerimizin yeni akademik yılı en güzel, en verimli şekilde değerlendireceklerine yürekten inanıyor, her birine ayrı ayrı başarılar diliyorum. Yükseköğretim Kurulumuzun 2025 Üstün Başarı Ödülleri’ni tevcih edeceğimiz bilim insanlarımızı ve üniversitelerimizi ayrıca tebrik ediyorum.
“Mutabık kalınan maddelerinin harfiyen uygulanmasını titizlikle takip edeceğiz”
Konuşmamın hemen başında dün gece ve bugün Şarm El-Şeyh’ten gelen müjdeli haberlerden duyduğum sevinci hassaten ifade etmek istiyorum. Biliyorsunuz, uzun bir süredir Gazze’de akan kanın durması ve ateşkesin tesisi için yoğun çaba içindeydik. Önce New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Sayın Trump’ın da katıldığı Gazze konulu bir toplantı gerçekleştirdik. Ardından Washington ziyaretimizde Beyaz Saray’da Sayın Trump’la ve heyetiyle Gazze’yi yine konuştuk. Daha sonra Sayın Trump 20 maddelik bir barış planı açıkladı ve Hamas müzakerelere hazır olduğunu duyurdu. Dünkü mutabakattan sonra hamdolsun bugün de imzalar atıldı.
Bizim de ilk baştan itibaren aktif katkı verdiğimiz anlaşmadan büyük memnuniyet duyuyoruz. Bundan sonra acil olarak kapsamlı insani yardımların Gazze’ye ulaştırılması, rehine ve mahkumların takası, İsrail’in saldırılarını derhal durdurması, belirlenen hatlara geri çekilmenin sağlanması büyük önem arz ediyor.
Biz anlaşmanın mutabık kalınan maddelerinin harfiyen uygulanmasını titizlikle takip edeceğiz. Anlaşmanın sahadaki uygulamalarını takip edecek görev gücünde Türkiye olarak inşallah biz de yer alacağız. Gazze’nin tekrar ayağa kaldırılabilmesi için uluslararası toplumla birlikte yeniden imar faaliyetlerine destek olacağız. Amacımız soykırımın durması ve bölgeye huzurun bir an evvel gelmesidir. Gazzeli kardeşlerimiz dünyada huzuru, barışı, güvenliği en fazla hak eden millettir.
İki yıl sonra ilk defa yüzleri gülen Gazzeli mazlumların, özellikle de Gazzeli masum yavruların yüzlerinde açan tebessüm çiçeklerinin hiç solmaması için ne gerekiyorsa biz Allah’ın izniyle yapmaya devam edeceğiz. İsrail hükümetinin ateşkese teşvik edilmesinde güçlü bir irade sergileyen Amerikan Başkanı Sayın Trump’a teşekkür ediyorum. Anlaşmaya varılmasına önemli katkılar veren Katar ve Mısır’a aynı şekilde şükranlarımı iletiyorum. Filistin direniş hareketi Hamas’ı dirayetli ve basiretli tutumları dolayısıyla canıgönülden tebrik ediyorum.
Müzakere heyetini ve süreçte kolaylaştırıcı rol üstlenen bütün aktörleri kutluyor, kendilerine de teşekkür ediyorum. İki yıldır her türlü barbarlığa, zulme, katliama, soykırıma rağmen dik ve dirayetli duruşlarından zerre kadar taviz vermeyen Filistinli kardeşlerimizi buradan bir kez daha hürmetle selamlıyorum.
Türkiye dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistin halkının yanında olacak, onları asla yalnız bırakmayacaktır. Rabbim anlaşmayı Filistin halkı için hayırlara vesile kılsın diyorum. Toprağa düşen 67 binden fazla şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.
“Bizler çok zengin bir müktesebatın varisleriyiz”
Kıymetli hocalarım, bizler hepimiz köklü bir mazinin, büyük bir medeniyetin, alim, arif ve eğitim kurumlarımızla çok zengin bir müktesebatın varisleriyiz. Bilhassa 11. yüzyıldan itibaren burası, aklı vicdanla buluşturan, ilmi hilm ile taçlandıran, yeni eserlerin, yeni fikirlerin mahreç noktası olmuştur, yani çıkış noktası olmuştur. İlmi yitik malı gören ecdadımız, çağlar boyunca medeniyet bahçemizi ilim çiçekleriyle süslemiş, dünyaya ve insanlığa yeni değerler hediye etmiştir. Genelde göz ardı edilen şu hususa da dikkat çekmek isterim. Sultan Alparslan’ın emriyle El-Harizmi tarafından Ebu Hanife’nin kabrinin yanı başına inşa ettirilen Azamiye Külliyesi Bağdat’taki ilk Selçuklu medresesidir. Bu medrese bugünkü anlamda ilk eğitim kurumu olarak bilinen Nizamiye Medresesi’nden yaklaşık 5 ay önce 15 Mayıs 1067 tarihinde kurulmuştur. Bilim dünyasına çok önemli katkılar yapan ve zaman içinde sayıları artan eğitim kurumlarımız kısa sürede geniş bir coğrafyayı etkilemiş, kurumsal yapısıyla Avrupa ülkeleri için rol model teşkil etmiştir.
Osmanlı, işte böylesine güçlü, kadim ve müessir bir ilmi geleneği devam ettirmiştir. Bursa’da, Edirne’de, İstanbul’da daha pek çok yerde Orhan Gazi, Süleymaniye medreseleri ve daha nice eğitim merkeziyle Balkanlar başta olmak üzere gönül coğrafyamız adım adım, nakış nakış işlenmiştir. Dünyanın farklı ülkelerindeki binlerce hoca ve öğrenci bu kurumlara tahsil amacıyla gelmiş, insanlığın ortak birikimine katkıda bulunmuştur. Bunda inanç ve kültürümüzde ilim ve alimin hep el üstünde tutulmasının, ilim erbabına daima hürmet gösterilmesinin payı büyüktür.
Ancak şunu da biliyoruz ki, bilim tarihinin yazılmasında yeterince etkili olamadığımız için bu toprakların dünya bilimine sunduğu eşsiz katkılarını dünyaya anlatmakta zorlanıyoruz. Tarih boyunca bilime yaptığımız katkıların görmezden gelinmesine fırsat vermemeli, özgüven içinde bunları özellikle gençlerimize anlatmaya sabırla devam etmeliyiz.
“Yepyeni bir vizyonla hareket ediyoruz”
Kıymetli hocalarım, sevgili öğrenciler, ilhamını geçmişten alan parlak bir geleceği inşa etmek, Türkiye’nin yükseköğretimde ulaştığı seviyeyi yukarılara çıkarmak için kararlı bir şekilde çalışıyoruz. Teknik ve fiziki altyapıdan eğitim kadrosuna, müfredattan yurt ve barınma imkanlarına kadar her alanda yepyeni bir vizyonla hareket ediyoruz.
Cumhuriyet döneminde eğitimi en fazla önemseyen, eğitime en büyük yatırımları yapan hükümet, hamdolsun biz olduk. Bundan da her zaman gurur duyuyoruz.
“Bugün yükseköğretim bütçemiz tam 488,5 milyar liraya ulaştı”
Nereden nereye geldiğimizi görebilmek adına çok kısa bir şekilde bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakınız, 2002’de yükseköğretime ayrılan bütçe yalnızca 2,5 milyar liraydı. Bugün yükseköğretim bütçemiz tam 488,5 milyar liraya ulaştı.
“208 yükseköğretim kurumumuz var”
23 yıl önce üniversite sayımız 76’ydı. Bugün 81 ilimizin tamamında, 79’u vakıf, 129’u devlet üniversitesi olmak üzere 208 yükseköğretim kurumumuz var. Bu şu demek. Ailesinin maddi durumu ne olursa olsun, okumak isteyen tüm gençlerimiz artık yükseköğretim imkanından çoğu zaman kendi ilinde rahatlıkla faydalanabiliyor. Bir diğer önemli husus şudur. Üniversitelerimiz dünya sıralarında veya sıralamasında her geçen yıl üst basamaklara tırmanmaktadır. 2029’a kadar en az 2 üniversitemizin ilk 100’de, en az 10 üniversitemizin de ilk 500’de yer almasını öngörüyoruz. Şurası da çok mühimdir. Sizin de bildiğiniz gibi, 10 yıllar boyunca bu ülkede bilim, bilim insanlarının sorunları, üniversitelerimizin niteliği konuşulmadı. Üniversiteler maalesef yıllarca kılık kıyafet yasaklarıyla, ikna odalarıyla, öğrenci olaylarıyla gündeme geldi. Biz işte bu çarpıklığa son verdik.
on4haber