Doğrulukla Girip Çıkmak İçin Dua: Bir İslami Öğreti

Bir yere girerken ve çıkarken doğruluk ilkesine bağlı kalmak için yapılan dua, İslam düşüncesinde önemli bir yer tutmaktadır.

Bu dua, yüce Allah’ın elçisine öğrettiği bir duadır. Bir yere girerken ve bir yerden çıkarken doğruluk ilkesinden şaşmamaya ilişkin bir duadır. Bütün bir yolculuğun hepsini kuşatmaktadır. Sarsılmaz tutum, gönül huzuru, içe ve dışa yönelik temizlik ve samimiyet gibi etkileri bulunmaktadır.

Dua, Allah’tan yardım istemeyi ve O’na yakın olmayı ifade eder. Yeryüzü otoritelerine karşı üstün gelmek için bir güç talep edilir. Bu bağlamda, “kendi katından” ifadesi, Allah’a yakınlığı ve O’nun yardımına sığınmayı simgeler.

Dava sahibinin Allah’dan başka bir yerden güç alması mümkün değildir. Allah’ın gücü dışında başka bir şeyle korkutması da düşünülemez. Bazen dava, nüfuz ve iktidar sahiplerinin kalplerini fethederek kendisine bağlar; ancak hiçbir dava, nüfuz ve iktidar sahiplerine askerlik yaparak başarıya ulaşamaz. Dava, Allah’ın davasıdır ve bu dava, iktidar ve otorite sahiplerinin çok üstündedir.

Bu dua, Hicret’in yaklaşmakta olduğunu da göstermektedir. Bu nedenle Allah, Peygamberine şöyle bir uyarıda bulunmaktadır: “Nerede ve ne durumda olursan ol, hakkı takip etmelisin.” Eğer bir yerden hicret edersen, hak yolunda hicret etmelisin ve nereye gidersen hak için gitmelisin.

Bu bağlamda, “Bu bozulmuş dünyayı ıslah edebilmem için ya bana bir güç ve yetki ver, ya da devletlerden birini benim yardımcım kıl.” Çünkü sapıklığı kontrol etmek ve adaleti uygulamak için güç gerekir.

Hasan Basri ve Katade de bu ayeti böyle tefsir etmişlerdir. Büyük müfessirlerden İbn Cerir ve İbn Kesir de bu görüştedir. Bu görüş, Hz. Peygamber’in bir hadisi ile de desteklenmektedir: “Allah Kur’an ile yok edilemeyen kötülükleri sultan (güç) ile yok eder.” Bu, İslâm’a göre ıslah için siyasî gücün gerektiğinin bir delilidir.

Çünkü sadece uyarı ve tebliğ islah için yeterli değildir. Bunun yanı sıra, Allah kendi dininin ikame edilmesi ve kanununun uygulanması için Peygamber’ine bu duayı öğrettiğine göre, güç sahibi olmayı istemek sadece helâl değil, aynı zamanda övülen bir harekettir.

Evet, dualarımızı sadece Allah’a yapmalıyız. Dualarımızı kabul etme gücüne sahip olan yalnızca O’dur. Biz nerede, hangi konumda olursak olalım, nereye girersek girelim, nereden çıkarsak çıkalım hep bizi rızasına uygun olarak girdirip çıkarması için Rabbimize dua edeceğiz. Çünkü bulunduğu ortamda, yeryüzünde Allah’ın egemenliğini gerçekleştirmek zorunda olan müslümanın güç ve kuvvete ihtiyacı vardır. Bir yerde Allah’ın dinini hakim kılmak için elbette sadece tebliğ ve uyarı yeterli olmayacaktır. İşte bu duayı Peygamberine ve onun şahsında bizlere öğreten Rabbimiz bu gücün önemine de dikkat çekmektedir.

Başa dön tuşu