BM güçlerinin çekilmesinin ardından Lübnan’ı ne bekliyor?

Dario Sabaghi | New Arab | Tercüme: Mepa News

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 28 Ağustos’ta yaptığı oylamada Lübnan’daki BM Geçici Gücü’nün (UNIFIL) görev süresinin 31 Aralık 2026’ya kadar uzatılmasına karar verdi.

Bu tarihten sonra UNIFIL, 2027 yılı boyunca “düzenli ve güvenli bir şekilde geri çekilmeye” başlayacak ve Güney Lübnan’daki 48 yıllık görev süresi sona erecek.

1978 yılında BM Güvenlik Konseyi’nin 425 ve 426 sayılı kararlarıyla kurulan UNIFIL, ilk işgalin ardından İsrail güçlerinin Güney Lübnan’dan çekilmesini denetlemek, uluslararası barışı yeniden tesis etmek ve Lübnan’ın bölgede yeniden otorite kurmasına yardımcı olmakla görevlendirilmişti.

İsrail ve Hizbullah arasındaki 34 günlük savaşın ardından 2006 yılında 1701 sayılı kararla UNIFIL’in görev alanı, çatışmaların tamamen durdurulmasını sağlamak, Litani Nehri’nin güneyindeki tüm silahlı grupların silahsızlandırılmasında Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne yardımcı olmak ve bölgedeki tek silahlı güç olarak ordunun yanında varlığını sürdürmek üzere genişletildi.

UNIFIL’in görevine son verme kararı Lübnan tarihinin en kritik anlarından birinde alınırken, BM barış güçlerinin çekilmesinin istikrarsızlığı artırması bekleniyor.

Geçen yıl Kasım ayında İsrail ve Lübnan arasında imzalanan ateşkes 2024 İsrail-Hizbullah savaşını sona erdirmiş olsa da İsrail ordusu güneydeki beş stratejik noktayı işgal etmeye devam ediyor.

Ayrıca Hizbullah’a ait olduğu iddia edilen yerlere sık sık saldırılar düzenliyor ve Sağlık Bakanlığı verilerine göre ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana en az 310 kişi öldürüldü.

Güvenlik açısından bakıldığında UNIFIL’in Güney Lübnan’daki varlığı önemli bir caydırıcılık sağlamış olsa da İsrail’in 2024’teki işgalini engelleyemedi. BM barış gücü askerleri de sık sık İsrail saldırılarına hedef oldu.

Bu nedenle çekilmelerinin askeri çatışma riskini artırması, Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin sınırı kontrol etme kabiliyetini azaltması ve UNIFIL’in dolaylı müzakere ve gerilimi azaltma kanalı olarak önceki rolünü ortadan kaldırarak sınır boyunca gerilimi azaltmayı zorlaştırması bekleniyor.

Paris’teki Sciences Po’da siyaset bilimi profesörü olan Chiara Ruffa, The New Arab’a verdiği demeçte UNIFIL’in çekilmesinin Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne verdiği destek ve ihlalleri izleme görevi sona ereceği için Güney Lübnan’da bir güvenlik boşluğu yaratacağını söyledi.

Bu durumun “İsrail ve Hizbullah arasında daha yüksek bir tırmanma riskine yol açacağını ve potansiyel olarak İsrail’in halihazırda işgal ettiği beş ileri karakoldan başlayarak, ilk güvensizlik belirtisinde Güney Lübnan’ın en azından bazı bölümlerinin tam teşekküllü bir işgaline yol açacağını” söyledi.

Lübnan Amerikan Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Imad Salamey’e göre UNIFIL’in görev süresinin sona ermesi kısa vadede İsrail’in yararına olacak.

New Arab’a konuşan Salamey, “Uluslararası gözlemciler olmadan, İsrail sınır boyunca gözetim veya ara buluculuk tarafından kısıtlanmadan hareket etme özgürlüğü ile askeri üstünlüğü ele geçiriyor” dedi.

UNIFIL aynı zamanda bir ara bulucu ve tampon güç olarak anlaşmazlıkların kontrol altına alınmasına ve gerilimin önlenmesine yardımcı oldu ve ordunun güvenlik olaylarını yönetmede kritik bir ortağı kaybetmesiyle Lübnan daha savunmasız hale gelebilir. Salamey bu arada Hizbullah’ın da UNIFIL’in yeni krizlerin yönetilmesine yardımcı olmak için sağladığı diplomatik güvenceyi kaybedeceğini sözlerine ekledi.

Ruffa’ya göre UNIFIL’in çekilmesinin ardından İsrail’in olası bir tampon bölge oluşturması, diplomasi, siyasi çözümler ve çok taraflı kurumlar yerine güce öncelik veren mevcut askeri doktriniyle uyumlu olacak:

“UNIFIL’in dağıtılması İsrail’i, mekanizma ihlallerinin tanığı ya da gözlemcisi olmadan ve çok daha hazırlıklı ve savaşa hazır bir orduyla elverişli bir konuma getirecektir.

Güney Lübnan’da beş ileri karakolu işgal ettiği göz önüne alındığında, herhangi bir güvensizlik belirtisi ya da Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin Hizbullah’ı kontrol edememesi ve istikrarı sağlayamaması, Hizbullah’ın olası silahsızlanmasına bakılmaksızın İsrail ordusunu bir tampon bölge kurmaya ya da hatta tüm Güney Lübnan’ı yeniden işgal etmeye sevk edebilir.”

UNIFIL’in planlanan görev süresinin sona ermesi aslında Lübnan’ın Güney Lübnan üzerinde kontrol sağlama ve Hizbullah’ın silahlanmasını önleme çabalarıyla yakından bağlantılı.

BM barış güçlerinin çekilmesiyle birlikte, sınır boyunca istikrarı sağlama sorumluluğu daha da ağır bir şekilde, dışarıda devam eden İsrail tehditleri ve içeride siyasi bir kriz yaratma potansiyeli olan Hizbullah’ın silahsızlandırılması meselesiyle yüzleşmek zorunda olan Lübnan hükümetine düşecek.

Lübnan Başbakanı Nevaf Selam ve ülkenin yeni Cumhurbaşkanı Joseph Avn göreve geldiklerinden bu yana İsrail saldırılarını durdurmak için diplomatik çaba sarf ettiler. Aynı zamanda devletin silah tekelini yeniden tesis etme ve İsrail Lübnan topraklarından çekilmeden ve saldırılarını durdurmadan silahsızlanmayı kesinlikle reddeden Hizbullah da dahil olmak üzere tüm milisleri silahsızlandırma sözü verdiler.

Lübnan hükümeti Cuma günü, beş Şii bakanın çekilmesine rağmen ordunun Hizbullah’ı silahsızlandırma planını memnuniyetle karşıladı. Ancak herhangi bir zaman çizelgesi belirlenmedi ve yetkililer ordunun kapasitesinin sınırlı olduğu konusunda uyarıda bulundu. Reuters’ın haberine göre Hizbullah yetkilisi Mahmud Kumati kararı “ülkenin bilinmeze sürüklenmesini önleyerek akıl ve mantığa dönmek için bir fırsat” olarak nitelendirdi.

Bu arada ABD ve Suudi Arabistan Lübnan hükümetine örgütün silahsızlandırılması için baskı yapıyor ve bu konudaki ilerlemeyi Lübnan’ın yeniden inşası ve ekonomik iyileşmesi için potansiyel mali yardıma bağlıyor.

Ancak Hizbullah’ın silahsızlandırılması, önemli siyasi ve mezhepsel muhalefetle birlikte ülke içinde son derece bölücü bir konu olmaya devam ediyor.

Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nden emekli Tuğgeneral Andre Bou Maachar New Arab’a Lübnan’ın bir kısır döngüye sıkıştığını söyledi. Ordu Hizbullah’ı silahsızlandırmak için gerekli kabiliyetleri inşa etmek üzere uluslararası desteğe ihtiyaç duyuyor, ancak silahsızlanma başlayana kadar gerekli yardım engelleniyor. Aynı zamanda İsrail’in askeri operasyonlara devam etmesi ve Lübnan topraklarını ihlal etmesi bu çabaları zorlaştırıyor:

“Krizin çözümü için koordineli bir yaklaşım gerekiyor: Uluslararası desteğin sağlanması, ordunun silahsızlanma planının başlatılması ve İsrail’in Lübnan’dan çekilerek uluslararası hukuka uymasının güvence altına alınması.”

Lübnan ordusu operasyonlarını sürdürebilmek için başta ABD ve diğer uluslararası ortaklardan olmak üzere büyük ölçüde dış yardıma dayanıyor. Mart ayında ABD Dışişleri Bakanlığı, Trump yönetiminin dış yardımları dondurması nedeniyle bir istisna olarak Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan 95 milyon dolarlık yardımı serbest bıraktı.

Geçtiğimiz hafta, Hizbullah’ın silahsızlandırılması konusundaki eylemsizliğin ABD Kongresi’nin Lübnan Silahlı Kuvvetleri’ne verilen yıllık 150 milyon dolarlık fonu durdurmasına yol açabileceği bildirildi. Dolayısıyla ordu, özellikle UNIFIL’in desteği olmadan Güney Lübnan’da tam anlamıyla varlığını sürdürmekte zorluklarla karşılaşabilir.

Askeri uzman Riad Kahwaji New Arab’a yaptığı açıklamada Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin “hükümetten siyasi irade gelmesi ve ordunun modernize ve etkin kalması için gereken finansman, ekipman ve silahları alması halinde kontrolü sağlama kabiliyetine sahip olduğunu” söyledi.

Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin 1975’ten önce Güney Lübnan’ı kontrol ettiğini, ancak Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) güneyden İsrail’e saldırılar düzenlemesine izin veren 1969 Kahire Anlaşması’ndan sonra istikrarsızlığın arttığını hatırlattı. Lübnan Parlamentosu 1987 yılında FKÖ ile yapılan anlaşmayı feshetti.

Kahwaji bugün Lübnan hükümetinin 1975 öncesi istikrarı yeniden sağlamaya çalıştığını söyledi.

Maachar, Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin Lübnan topraklarını savunmak, egemenliği tesis etmek ve BM kararlarını uygulamaktan yasal olarak sorumlu olmaya devam etse de UNIFIL’in çekilmesinin bu yükü önemli ölçüde artıracağını sözlerine ekledi:

“Boşluğu doldurmak için daha fazla desteğe, personele, ekipmana ve özel kuvvetlere ihtiyaç olacaktır. Değişen şey yükün büyüklüğü ve ağırlığıdır, ancak Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin misyonunun kendisi değişmeyecektir.”

İsrail-Lübnan sınırındaki durumun son derece değişken olduğunu belirten Salamey, her iki taraftaki sert tutumlar nedeniyle görünümün umut verici olmadığına inanıyor. Ona göre mevcut statüko bir ilerleme olmaksızın aylarca, hatta yıllarca sürebilir:

“Uluslararası gözetimin yokluğunda İsrail tek taraflı olarak hareket edebilir, istediği zaman saldırabilir ve resmi olarak ilan etmeden etkin bir şekilde bir tampon bölge gerçekliği ortaya çıkarabilir.

Uzun vadeli istikrar, İsrail-Filistin müzakerelerinde ilerleme ve İsrail-İran dinamiklerinin yeniden ayarlanması gibi daha geniş bölgesel değişimlere bağlı olacaktır. O zamana kadar Güney Lübnan istikrarsız bir denge içinde kalmaya devam edecek.”

x.gif

Başa dön tuşu