Teröristin İsrail’e Mesajı: Bizden Değil, Esad’dan Korkun

Rasthaber – Tel Aviv’den Suriye gelişmeleri üzerine şimdilik sızan tek
bilgi ‘fırsat’ vurgusu. HTŞ İsrail’e ‘düşmanlarınızla savaşıyoruz.’ mesajı veriyor.
İsrailli analistler, terör operasyonun Suriye’ye düzenlenen hava saldırılarıyla
mümkün hale geldiğini söylüyor, gelişmeleri memnuniyetle karşılıyor.
Binyamin Netanyahu cuma gecesi üst düzey güvenlik
yetkilileriyle Suriye’deki gelişmeler hakkında acil bir toplantı yaptı.
Görüşmenin içeriği hakkında basına şimdilik pek bir bilgi sızmadı. Ancak
toplantıda konuşulanlara aşina bir üst düzey yetkili şunları söyledi: “Bunun
nasıl gelişeceğini görmek için yakından takip etmemiz gerekiyor. Burada değişim
fırsatları var gibi görünüyor.”
Gerek yeni İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’ın görevi
devraldığı ilk konuşmada verdiği ayrılıkçı Kürtlerle iş birliği mesajları,
gerek İsrail’in geçen hafta başlayan terör operasyonundan önce Halep’e giden
yolları bombalaması, gerek ise Tel Aviv’in Heyet Tahrir Şam (HTŞ)
saldırılarından sağladığı faydalar, “değişim fırsatları” ile ne denilmek
istendiğini açıkça ortaya koyuyor: İsrail’in müttefikleri YPG/PKK ile HTŞ’yi
birleştirecek Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması planlanan terör koridoru.
AYNI CEPHEDEYİZ VURGUSU
Dolayısıyla İsrail basını terör koalisyonunun başlattığı
saldırıyı yakından takip ediyor. Ülkenin kamu yayıncısı KAN, Halep saldırısına
katılan teröristlerden biriyle konuştu. İsrail kamuoyuna “güvence” vererek
şaşırtmayan Ebu Tow lakaplı Süheyl Hamud şunları kaydetti: “Benim mesajım şu:
İran ve Hizbullah’tan endişe etmeyin çünkü biz zaten onlarla uğraşıyoruz.
Kardeşim, siz Beşar Esad, İran ve Hizbullah’tan korkmalısınız, bizden değil.
İslamcılardan daha sert davranan İran ve Beşar Esad’ın siyasetini biliyorsunuz.”
Suriye iç savaşına katılan yobaz teröristlerin asla İsrail veya ABD’yi hedef
almadığını hatırlatalım.
KAN’a demeç veren İsrailli Tuğgeneral Dadi Samhi de
“Militanların Suriye’deki operasyonlarının Şam’ı zayıflatmaya devam etmesinin
iyi bir gelişme olduğunu” söyledi.
Ebu TOW’un eski bir Suriye subayı olduğu belirtiliyor.
Lakabını BGM-71 TOW’u kullanma becerisiyle elde ettiği rivayet ediliyor.
‘HALEP SALDIRISI BİZİM SAYEMİZDE’
İsrail’in köklü gazetelerinden Yediot Aharonot’un güvenlik
konularında uzman köşe yazarı Ron Ben-Yishai’a göre teröristlerin “Halep’e
düzenlediği sürpriz saldırı ile Lübnan’daki ateşkes arasında yakın bir bağlantı
olduğu neredeyse kesin.” Ben-Yishai HTŞ’nin başlattığı saldırıların ancak
İsrail’in son dönemde Suriye’ye düzenlediği 70 hava operasyonu sayesinde mümkün
hale geldiğini şu sözlerle vurguluyor: “İsrail Hava Kuvvetleri’nin Suriye
ordusuna, Devrim Muhafızları’na, Hizbullah ve diğer milislere yönelik tekrarlanan
saldırıları, militanları sahadaki baskıdan kurtarmak ve saldırıyı organize
etmek için olanak tanıdı.” Uzman bu hava baskınlarında sadece Lübnan’a yönelen
silah güzergahlarının değil, aynı zamanda ülke genelindeki Hizbullah ile diğer
Şii milislere ait depo ve tesislerin de hedef alındığını hatırlatıyor ve
ekliyor: “Tekrarlanan İsrail saldırıları isyancıların yeniden toparlanmasını
sağladı.”
Saldırının İsrail’in güvenliği üzerinde olumlu etkileri
olacağını kaydeden Ben-Yishai, Şam’ın bu şartlar altında Tel Aviv ile
çatışmaktan kaçınacağını, teröristlerin sadece Esad’ı değil, “aynı zamanda İran
ve Hizbullah’ı da zayıflatacağını” savunuyor. Fakat bu dinamiğin Suriye’yi
“Batı, Suudi Arabistan ve BAE dahil ılımlı Sünni Arap ülkeleriyle yenilenmiş
bağlar aramaya itebileceği” konusunda İsrail kamuoyunu uyarıyor.
‘SURİYE’YE SALDIRMA FIRSATINA SAHİBİZ’
Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü Kıdemli Araştırma
Görevlisi Daniel Rakov da teröristlerin Halep’e yönelik saldırısını “iyi
bir haber.” ifadeleriyle görenlerden. Aynı zamanda İsrail Ordusunda Yedek
Yarbay olan Rakov X’te yayınladığı yazıda, “Suriye’nin kuzeyinin
isyancıların eline düşmesi, İran ve Hizbullah’ın oradaki altyapısına zarar
verecek.” diye yazdı. Rakov’a göre bu durum, “İsrail’in Suriye’deki hareket
özgürlüğünü de genişletecek.” Daha da ileri giden Rakov, “Esad rejiminin
gösterdiği zayıflık nedeniyle İsrail’in Suriye’ye saldırma fırsatına sahip
olduğu” fikrini de ortaya attı. İsrailli araştırmacı, “Suriye’nin Kürtler,
güneydeki isyancılar ya da DEAŞ’ın saldırılarına da açık hale geldiğini”
savundu.
İsrailli analistlerin bazı endişeleri de var: Yemenli
Ensarullah savaşçılarının veya Iraklı direniş gruplarının Şam hükümetine destek
vermek için Suriye girmesi, böylece milislerin Golan bölgesiyle Suriye’deki ABD
güçlerini daha sık tehdit etmesi ve Donald Trump’ın Amerikan askerlerini
Suriye’den çekme olasılığı. Ayrıca İran ve Rusya’nın destek amacıyla Suriye’ye
verebileceği silahların dönüp dolaşıp Lübnan’a ulaşması da bir başka
tedirginlik kaynağı.
Suriye pazar günü İsrail ve ABD destekli Tekfirci
teröristler karşısında ülke güçlerinin kuzeydeki Hama kentinden çekildiği
iddialarını reddederek, bu tür iddiaların Şam’ın devam eden ve başarılı terörle
mücadele çabalarını karalamayı amaçlayan bir ‘medya savaşı’nın parçası olduğunu
belirtti.
‘Emirler aynı yerden’
Eski Lübnan Cumhurbaşkanı Emil Lahud, Lübnan’daki savaşın
sona ermesi ile bugün Suriye’de yaşananların, aynı merkezden yönetildiğini
söyledi. Lahud, “On yıldan uzun bir süre önce Suriye’ye yönelik savaşın İsrail
düşmanına itaat eden, haklarından ve sınırlarından vazgeçen yeni bir Orta Doğu
yaratmayı amaçladığını söylediğimizde önyargılı olmakla suçlandık.” dedi.
“Gazze savaşı başladığında Suriye’de savaşan tekfirci
örgütler neredeydi?” diye soran eski Cumhurbaşkanı, Halep’i kontrol etme
çabalarının daha önce de olduğu gibi Suriye ordusu sayesinde başarısızlığa
uğrayacağını vurguladı/aydınlık