Allah’ın ayetlerine inanmayanları Allah hidayete ulaştırmaz

Dosya:Nahl 105.png

 

Allah’ın ayetlerine inanmayanları Allah hidayete ulaştırmaz ve onlar için acıklı bir azab vardır. Nahl 104

 

Cebrâil ile hak bir kitap gönderen Rabbimiz bu kitaba iman edenlerin imanlarını pekiştirip sağlamlaştırmak ve mü’minlere müjde olsun, hidâyet olsun diye bu kitabı indirdiğini beyan buyurmuştu. İşte Rabbimiz bu âyetlerinde de bu kitabın kimin tarafından ve ne maksatla gönderildiğini bile bile âyetlere iman etmeyenler için de bu tavırlarının karşılığı olarak da can yakıcı bir azap olduğunu haber veriyor. Kitaba inanmadıkları için, kitap kaynaklı bir hayata yanaşmadıkları için onlar asla hakka, hidâyete, doğruya ulaşamayacaklardır. 

Allah’ın ayetlerine inanmayan bu insanları yüce Allah bu kitap konusunda gerçeğe ulaştırmaz. Ve hiçbir delille gerçeğe ulaşmaları için yol göstermez. Çünkü onlar doğru yola ileten ayetlerden yüz çevirmiş ve onları inkâr etmişlerdir.

“Onları acıklı bir azap beklemektedir.”

-FİZİLALİL KUR’AN- 

Allah’ın ayetlerine inanmamanın sadece bir imansızlık hali değildir, aynı zamanda bir sapma ve kendi kendini aldatmadır. Allah’ın hidayetinin, yani doğru yolu göstermesinin, kişinin kalbindeki iman tohumuyla mümkündür. Eğer bir kişi Allah’ın ayetlerine karşı bir önyargı veya inkar içindeyse, Allah’ın o kişiye zorla hidayet vermez, zira bu durum Allah’ın insana tanıdığı özgür iradesiyle çelişir.

“Allah yol göstermez” ifadesini, Allah’ın bu kişileri zorla hidayete getirmeyeceği anlamına gelir. Bu, Allah’ın bir cezalandırması olmaktan ziyade, kişinin kendi tercihlerinin doğal bir sonucudur. Kuran’a karşı çıkan, onu küçümseyen veya yalanlayan kişiler, kendi iradeleriyle doğru yoldan sapmayı seçmiş olurlar. Bu sapmanın bir sonucu olarak da elem dolu bir azapla karşılaşacaklardır. Bu azap hem dünya hayatında huzursuzluk ve manevi sıkıntı, hem de ahirette cehennem azabı şeklinde tecelli edebilir.

Kuran’ın Allah kelamı olmadığını, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kendi sözleri olduğunu iddia eden veya Kuran ayetlerini çarpıtarak insanları yanıltmak, bu tür yalanlar ve iftiralar, ancak Allah’ın ayetlerine gerçekten inanmayan kişiler tarafından ortaya atılabilir. Çünkü Allah’ın ayetlerine iman eden bir kişi, asla böyle bir yalanı uydurma cüretini gösteremez.

“İşte onlar yalancıların ta kendileridir” ifadesi ise, bu tür iftiracıların sadece bir yalan söylemekle kalmadıklarını, bizzat yalancılığın özü olduklarını vurgular. Yani, onların karakterleri ve kişilikleri yalan üzerine kuruludur. Bu ayet, iman ile yalan arasındaki kopmaz bağı gösterir, imanın olmadığı yerde yalanın kol gezdiğini belirtir. Gerçek iman, kişiyi dürüstlüğe ve doğruluğa sevk ederken, imansızlık veya zayıf iman, kişiyi iftiraya ve yalana sürükler.

Yalan hiç şüphesiz büyük bir cinayettir. Müslüman böyle bir suç işlemez. Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- bir hadisinde müslümanın bazı günahları işlese de asla yalan söyleyemeyeceğini açıklamıştır.

-MEHMET OKUYAN TEFSİRİ-

Başa dön tuşu